İçeriğe geç

Daha önce Tatlar’da oturan Süleyman oğlu, 1869 doğumlu Mehmet Ağa (Kapıdere), Muratı’da yaşayan dayısı İbiş Ağa’nın kızıyla evlenir ve onun yanına yerleşir. 1930 yılının sonuna doğru buraya demiryolu hattı çekilince, orada yapılan istasyonun yanına yerleşir ve buraya kendi soyadını verir. Ondan sonra buranın adı Kapıdere” olarak geçer. Bir süre sonra Ağcabeyler’in bir kısmı da buraya yerleşir.1930 yılında buradaki tren istasyonu, faaliyete geçince,1830 doğumlu Alibey’in çocukları Mamo, Mulla ve İbrahim (Kullo) Sulukahve ve Kapıdere’ye yerleşirler. (Bunların soyadı Karataş ve Kara’dır.) Daha önce bu köyde yaşayan Ağcabeyler’in tamamı bu köyden çeşitli şehirlere göçmüştür.

Daha önce Elbistan’a bağlı olan Kapıdere, 1962 yılında Malatya’nın Doğanşehir ilçesine bağlandı. Kapıdere köyü, Malatya’ya 104 km, Doğanşehir’e de 35 km uzaklıktadır. Karasal iklimin etki alanı içerisindeki köyün ekonomisi, tarım ve hayvancılığa dayalıdır. Elbistan-Doğanşehir yolu üzerindeki köyün, Doğusunda Örencik, Batısında Gövdeli, Kuzeyinde Beğre ve Küçüklü, Güneyinde Hamzalar köyleri vardır.

Köyde, ilköğretim okulu, içme suyu şebekesi, elektrik şebekesi, sabit telefon ve Adana-Malatya demiryoluna ait tren istasyonu mevcuttur. Ulaşımı sağlayan karayolunun tamamı asfalt ile kaplanmıştır. Dolayısıyla köyde ulaşım hem demiryolu ile hem de karayolu ile sağlanmaktadır.

Muratı (Gövdeli) Köyü

Malatya ilinin Doğanşehir ilçesine bağlı olan Muratı Köyü, Malatya’ya93 km, Doğanşehir’e de33 kmuzaklıktadır. Doğusunda Elmalı ve Söğüt, Batısında Ağcaşar, Kuzeyinde Tapkırankale, Güneyinde Kapıdere köyleri vardır. 998 Numaralı Muhasebe-i Vilayet-i Diyar-i Bekr ve Arab ve Zü’l-Kadiriyye Defteri’ndeki 1530 yılına ait bir haritada köyün yerinde, aynı adı taşıyan bir köy bulunduğu görülmektedir.

Karasal iklimin etki alanı içerisinde bulunan Köyün ekonomisi, tarım ve hayvancılığa dayalıdır. Köyde, ilköğretim okulu, içme suyu şebekesi, elektrik şebekesi ve sabit telefon mevcuttur. Köye ulaşımı sağlayan yolun büyük bir bölümü asfalt ile kaplanmıştır.

Köyde, Karahasanlı olan, Kahraman (İrro, Halil ve Şerifgil) aileleri yaşamaktadır. Toplam 4 haneden oluşan Kahramanlar, 16 kişilik nüfusa sahiptir. Kahramanlar 1940’lı yıllarda Muratı Köyü’nün Kilise mevkiine yerleşmişler.

Bir şikâyet üzerine hakkında ferman çıkarılan Karahasanlıların, 1814 doğumlu boy beyi, Kamber Ağa[1], mahkeme edilmek üzere Maraş Mutasarrıflığına çağrılır. Beylik ileri gelenleri, boy beyi Kamber’in mahkeme sonucunda, idama mahkûm edileceğinden, dolayısıyla başsız kalacaklarından kaygılanırlar. Bu yüzden de boy beyinin yerine genç yaşlardaki yeğeni Ali’yi Mutasarrıflığa gönderirler. Yapılan mahkeme sırasında Ali hem affedilir hem de Çelikhan’a boy beyi olarak atanır. Kardeşi Ali’nin feda edilmesine kızan Halit (Karakuş), 1830 yılında Karahasanuşağı köyünden ayrılarak, önce Besni’ye sonra da Doğanşehir’deki Kadılı civarına gider. Bir süre sonra da Beğre köyünün Sarıdere mevkiine yerleşir. Ali Ağa ölünce, oğlu Molla Osman (Eren), Beğre’deki amcası Halit’in yanına gider. Beğre’ye ilk yerleşenler, Halit ve Ali Ağa’nın oğlu Molla Osman’dır.[2] (Halit ile Ali ayrı annelerdendir.)

Malatya ilinin, Doğanşehir ilçesine bağlı olan Beğre köyü, Malatya’ya 96 km, Doğanşehir’e de 27 km uzaklıktadır. Doğusunda Elmalı ve Söğüt, Batısında Ağcaşar, Kuzeyinde Tapkırankale, Güneyinde Kapıdere köyleri vardır. Karasal iklimin etki alanı içerisinde bulunan köyün ekonomisi, tarım ve hayvancılığa dayalıdır. Köyde, ilköğretim okulu, içme suyu şebekesi, elektrik şebekesi ve sabit telefon mevcuttur. Köye ulaşımı sağlayan yolun büyük bir bölümü asfalt ile kaplanmıştır.

Tahrir kayıtlarına göre, 1563 yılında, Beğre köyünün şimdiki yerinde aynı isimle bir köyün bulunduğu görülmektedir.[3] 1285 (1868) yılı Halep Salnamesinde ise köyün adı “Bekre” olarak geçmektedir. Buradan anlaşıldığı üzere, Karahasanlı aileler buraya yerleştiklerinde köy kurulu haldedir. Köyde, Karahasanlı olan ve 5 haneden oluşan 29 nüfuslu Eren (Osman oğlu Aligil) ile 9 haneden oluşan 48 nüfuslu Karakuş (İbiş Ağagil) aileleri yaşamaktadır.

______________________________________

[1] Eren, Esat (Ali oğlu) “Bu boy beyi Kamber Ağa olabilir,” demiştir.
[2] Eren, Ali (Osman oğlu)
[3] Yinanç ve Elibüyük, age. II. Cilt, sayfa 589

Süleyman Ağa (D. 1824) Besni beylerinden Paşa Yakup ile av arkadaşı imiş. (Paşa Yakup, Dulkadiroğularındanmış.) Paşa Yakup Bey, aynı zamanda Süleyman Ağa’nın çocukları olan Şıh Mehmet ve Hamdi’nin kirvesiymiş. Kirvelik hediyesi olarak da çocuklara Lordin Çiftliği’ni verir. Çok sevdiği Hamdi’nin isminin de Paşa Yakup olmasını ister. Böylece Hamdi’nin adı “Paşa Yakup Hamdi” olur. (O sırada Hamdi 7 yaşlarında imiş.)

Süleymam Ağa Lordin Çiftliğinden evvel “Ağa’nın Yurdu” denilen yerde ikamet ediyormuş. (Moltke’nin Türkiye Mektupları) Akçalar, Kizirli, Harmancık, Tilkiler ve Şallıuşağı köyleri arasında kalan bu arazilerin olduğu yere “Karanlı Vadisi” denilir. Süleyman Ağa, Kör Mamo’dan beri kullanılan, Terolar denilen yerdeki mezarlığa defnedilmiş. Diğer bazı aile fertlerinin mezarları da buradadır. Bu mezarlığa “Ağaların Mezarlığı” denilmektedir.

Süleyman Ağa’nın Osmanlı döneminde Mal Sandığına borçlanması nedeniyle buradaki arazisi, ihale ile sandık tarafından Antepli bir Yahudi tüccara satılır. Daha sonra Akçalar oymağı lideri olan Mulla Bırik bu araziyi Antepli Yahudi tüccardan satın alır. Bu satın almadan Süleyman ağa haberdar edilerek, Mulla Bırik’in öldürülmesi istenir. Ancak, Süleyman Ağa, Mulla Bırik’in yiğit ve düşmanlarına karşı kendi yanında yer alacak biri olduğunu söyler. Araziyi de art niyet ile almadığını ifade eder. Hasi Bayri bu konuşmayı Mulla Bırik’e iletir. Mulla Bırik bu konuşmasından dolayı memnun olur ve Süleyman Ağa’nın yanına gelerek af diler. Fakat bu araziyi kendisine vermeyeceğini, ancak, yarısını oğlu Paşa Yakup Hamdi’ye verebileceğini söyler. Akabinde de bu arazinin yarısını Paşa Yakup Hamdi’ye  devreder. Daha sonraları Paşa Yakup Hamdi’nin oğlu Ali Bozdağ bu araziyi satar.

Lordin (Göçer) Kahramanmaraş ili, Pazarcık ilçesine bağlıdır. Son yıllara kadar mezra statüsünde olan Lordin, “Göçer” adını alarak Köy statüsüne geçmiştir. Köy, nüfus kayıtları ve seçim işleri bakımından Pazarcık ilçesine; tapu işlemleri ile adli ve idari işlemler bakımından da Gölbaşı ilçesine bağlıdır. Akdeniz iklimi etki alanı içerisinde bulunan köyün ekonomisi, tarım ve hayvancılığa dayalıdır.

Köye ulaşımı sağlayan yol asfalt olup köyde elektrik ve sabit telefon mevcuttur. Ancak, köyde ilköğretim okulu, içme suyu şebekesi ve kanalizasyon şebekesi yoktur.

Köyde daha önceleri Karahasanlı olarak Bozdağlar ve Ağcabeyler yaşamaktaydı. Ancak uzun yıllar önce Bozdağlar Pazarcık’a, Ağcabeyler de Kapıdere’ye göçmüş. Kapıdere’deki Ağcabeyler buradan da Gaziantep, İstanbul ve Osmaniye’ye göçmüşler. Günümüzde artık Lordin’de Karahasanlı bulunmamaktadır.

Aynü’l-Arüs (Aynarız),[*] XVI. yüzyıl arşiv kayıtlarında hem nahiye hem de köy olarak görünmektedir. Aynı yüzyılda burada vakıf malı olan bir değirmen, bir bahçe ve bir arazinin bulunduğu kaydedilmiştir.[1] Yine bu yüzyılın ortalarında Elbistan yörüklerinden Bayram Hacılu’nun burada kışlayıp ziraatle uğraştığı belirtilmektedir.[2] Tarihi bir mekan olan bu mezranın 300 metre aşağısında, Roma döneminden kaldığı sanılan bir höyük bulunmaktadır. Höyük çevresinde insan eliyle yapılmış sıralı taşlar mevcuttur.

Esas mesleği ayakkabıcılık olan Delibaş İbrahim, Karahasanuşağı köyünden ayrıldıktan sonra, önce Demircilik köyüne gidip, Çaputlu Çalı mevkiine yerleşip, çiftçilik yapar. Bir-iki sene sonra Demircilikliler, oradan gitmesi için kendisini rahatsız ederler. Oradan kalkıp, Gavurviran‘a (Türkveren) gider. Bir süre sonra Kamıklılar kendisine rahat vermeyince, oradan da ayrılıp, Pernek mevkiine gider. Pernek’te 3-5 sene kadar kalınca Alhaslılar kendisini rahatsız etmeye başlarlar. Bunun üzerine Kangal köyündeki Deli lakaplı İbrahim’in oğlu olan dayısı Şuko(Mamo)’dan yardım ister. Dayısı ve çocukları yardım edeceklerini söyleseler de yerin uzak olması nedeniyle pek yardım edemezler. Sonunda, dayısının oğlu Zırrık Ali, “Seni orada  koruyamıyoruz. Gel! Aynü’l-Arüs’a yerleş!” der. O sıralarda, aşağı kısmı Hakkık (Karataşlalar) gilin kışlak yeri olan Aynü’l-Arüs’ün, üst kısmı ise sahipsizmiş. Delibaş İbrahim de gidip, bu sahipsiz yere yerleşmiş.

Delibaş İbrahim’den çocuklarına bin dönüme yakın tarla kalmış. Türkören-İkizpınar yolunun üst tarafı oğlu Mısto’ya, alt tarafı da oğlu Yemliha’ya pay edilmiş.[3]

Günümüzde   mezra statüsünde olan Aynü’l-Arüs, idari olarak İkizpınar köyü Muhtarlığına bağlıdır. Ancak, mezra sakinleri, Türkören nüfus kütüğüne kayıtlıdır. Kahramanmaraş iline 188 km, Elbistan ilçesine de 28 km uzaklıktadır. Mezrada elektrik şebekesi, sabit telefon ve içme suyu şebekesi vardır. Mezranın İkizpınar ve Türkören köyü arasındaki yolları satıh asfaltla kaplıdır.

Mezranın doğusunda İkizpınar, Batısında Türkören, Kuzeyinde Kavaktepe, Güneyinde Köseyahya ve Özbek köyleri vardır. 16. yüzyıl kayıtlarına göre, Aynarız mezrasının yerinde (Aynü-l Arüs) diye bir yerleşim merkezi mevcuttur. Mezra karasal iklimin etki alanı içerisindedir. Ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır. Tamamı Delibaşlar’dan olan mezra halkı, Edizer soyadını taşımaktadır.

______________________________________
[*] Gelin gözü. Göz, su gözü, pınar anlamında da kullanılmaktadır.
[1] Vakıflar Arşivi Defteri,590; Maraş Tahrir Defteri, s. 38,20, 360.
[2] Yinanç ve Elibüyük, Maraş Tahrir Defteri, s. 577
[3] Edizer, Abdullah (1922 d. Mısto o.)
  • Mısto
    Edizer
    • Ali
      Edizer
    • Abdullah
      Edizer
    • Zebey
      Biniş - 1930
    • Hüseyin
      Edizer - 1933
    • Hasan
      Edizer
    • Hacı
      Edizer
    • İbrahim
      Edizer

Bu köyü, idari olarak Atmalılara bağlı bir kol olan Kizirler kurmuştur.  Bu köy, İkizpınar Köyü Muhtarlığını oluşturan iki köyden biridir. Köyde aslen Karahasanlı olan Karabay ve Dağ aileleri yaşamıştır. Bunlardan Karabaylar (Mısti Kammıke gil), Kangal köyüne gitmişler. Dağlar  (Haci Lol gil) da Karahasanuşağı köyüne göçmüşler. Günümüzde bu köyde yaşayan Karahasanlı mensubu kalmamıştır.

Kahramanmaraş iline 188 km, Elbistan ilçesine 28 km uzaklıktadır. Karasal iklimin etki alanı içerisinde bulunan köyün ekonomisi, tarım ve hayvancılığa dayalıdır.  Köyde ilköğretim okulu (Okul kullanılmamaktadır. Taşımalı Eğitim yapılmaktadır), elektrik şebekesi, sabit telefon ve içme suyu şebekesi vardır. Köye ulaşımı sağlayan yolun 26 km’si asfalt ile kaplıdır. Doğusunda Yalak ve Sevdilli, Batısında İkizpınar, Kuzeyinde Kavaktepe (Genolar), Güneyinde Gücük ve Özbek köyleri vardır.

Köyde halen, Aybakır (Konturgil), Özdemir (Hasogil), Düzdemir (Kel Hakkogil), Demir (Domogil, Kologil), Görür (Ömergil), Kartal (Korsıklar/ Şukogil), Polat (Hayrongil), Sarıkaya (Zarogil), Toto (Tuttogil)) aileleri yaşamaktadır.

Kizirler köyünde hem Kizirler, hem de Sadakalar yaşamaktadır. Şimdi bunlar hakkında kısa bilgi verelim.

a) Kizirler

Kizirliler, Rışvan Federasyonunun Atmalı koluna bağlı bir oymaktır. “Kizir” köy bekçisi anlamına gelmektedir.[1] Atmalılara bağlı Kizirli oymağının bir kolu Elbistan’da, bir kolu da Pazarcık’tadır. Elbistan’daki Kizirliler Sünni, Pazarcık’taki Kizirliler ise Alevidir. Aslen akraba olan bu iki kol, son yıllara kadar irtibat halindeydiler. Ticari bir anlam taşımasa da eskiden aralarında belli bir mal mübadelesi mevcuttu. Yayla zamanı, Pazarcık’taki Kizirliler ürettikleri pekmez, üzüm ve buna benzer ürünleri Elbistan’daki Kizirlilere hediye olarak getirirlerdi. Buna karşılık Elbistan’daki Atmalı toplumu da yağ, peynir ve yün gibi hayvansal ürünleri kendilerine hediye ederlerdi. Aslında bu gelip gitmeler aradaki bağın kopmamasına yönelik bir münasebetti.[2] Ancak buna rağmen, 1950’li yıllardan sonra bu iki toplum arasındaki irtibat önce zayıflamış, sonra da tamamen kopmuştur.  Elbistan’daki Kizirlilerin ilk yerleşim yeri Karahasanuşağı köyüdür. Kizirliler, Karahasanlılarla çıkan bir kavga yüzünden buradan göçerek, Göksun ilçesinin Düğünyurdu köyüne yerleşmişler. Daha sonra Alhaslılarla aralarında çıkan kavgalarda sıkıntı yaşayan Karahasanlılar, “Aramızda Alhaslılarla baş eden bir tek Kizirliler vardı, onları da buradan sürdük” derler. Bunun üzerine Dırrıkgilin dedesi olan Bozkurt, Düğünyurdu’ndaki Kizirleri alıp getirir ve Pernek’e yerleştirir. Daha sonra, Kizirler Alkaşarlı Omargile Sabır adında bir kız verirler ve kalın olarak da Kizirlerin şimdi bulunduğu yerleri alırlar. Kizirler böylece Pernek’ten kalkarak, şimdi bulundukları Domolar köyüne yerleşirler.[3] Elbistan’daki Kizirlerin büyük bir kısmı Domolar köyünde olmak üzere, Genolar ve Türkören köyünde yaşamaktadırlar. Bu Kizirliler şunlardır: Korsıklar, Domogil, Zaregil, Kanegil ve Ali Kasegil.

b) Sadakalar

Sadakalar, Rışvan boylar topluluğu’nu teşkil eden iki boydan (Atmalı ve Sinemilli) biri olan Atmalılara bağlı on iki oymaktan biridir. Mehmet ERÖZ’e göre, Sadakalar Türkmen’dir ve sonradan Sünnileşmişler.[4] Kaşgarlı Mahmut’un Divan-ı Lügatü Türk’te ve Orhun Kitabelerinde bahsi geçen Sadakalar, “Okluk” anlamına gelmektedir.[5] Tapu Kadastro ve Başbakanlık Osmanlı Arşiv belgelerine göre Bayad boyuna bağlı Sadaklu Türkmenlerinin de Halep Türkmenlerinden olduğu tespit edilmiştir.[6] Dolayısıyla konumuz olan Sadakaların, Halep Türkmenleri olan “Sadaklu” cemaati olduğu ve isimlerinin de “Sadakalar” şeklinde değişikliğe uğradığı büyük bir ihtimaldir. Karahasanlıların içindeki Sadakalar, Omargil (Sili Tame) ve Tuttogil (Toto) gildir. Karo Kahyâlar’ın da Sadakalardan olduğu rivayet edilmiştir.[7] Karo Kahyâlar Afşin ilçesinin Koçovası köyünde ve Gaziantep’te oturmaktalar. Bu aileler arasında yakın bir akrabalık mevcut değildir.

Not: Karahasanlılarla Kizirler ve Sadakalar aynı soydan değildir. Ancak bu iki toplum Karahasanlılarla fazlasıyla kaynaşmıştır. Ayrıca kız alıp-verme yoluyla ileri derece ve sayıda hısım olmuşlar. Karahasanlılar da bu iki toplum da idari olarak Atmalılara  bağlı imişler.

                                                                                                        
[1] Mehmet ERÖZ, Doğu Anadolu’nun Türklüğü s.49-50
[2] Hüseyin KARTAL
[3] Hacı DEMİR
[4] Mehmet ERÖZ, Doğu Anadolu’nun Türklüğü
[5] Divân-ı Lügati’t-Türk ve Orhun Kitabeleri
[6] Yusuf HALAÇOĞLU, Anadolu’da Aşiretler, Cemaatle, Oymaklar (1453-1650) Cilt 5, sayfa 2096
[7]  Yemliha EDİZER (Yusuf oğlu)
  • Kalo
    1869 - 1929
    • Domo Demir
      1885 - 1966
    • İbo Demir
      1896 - 1945
    • Şeyho Demir
      1914 - 1982
    • Fadime Demir
      1909 - (?)
    • Hatice Demir
      1913 - 1995