Sonbaharı en güzel haliyle yaşıyoruz. Ağaçların dallarında kalan son birkaç yaprak rüzgârla vedalaşırken, Elbistan; Ceyhan Nehri ile Sar Dağ ile Pınarbaşı ile kışa hazırlanıyor. Sabahları buz tutan arabalar, akşamları erken kararan sokaklara inat tandırlardan yükselen enfes ekmek kokusu… Doğa kendi döngüsünde yeni bir döneme girerken, biz insanlar da ister istemez o değişimin duygusunu içimizde hissediyoruz.
Mevsim geçişleri aslında sadece doğayı değil, insan ilişkilerini de etkiler. Yazın hareketliliği yerini yavaş yavaş eve, aileye ve içe dönüşe bırakır. Dışarıdaki soğuk hava, insanı iç dünyasına çeker. İşte tam da bu dönemde, aile sıcaklığının anlamı yeniden hatırlanır. Zira Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bir hadis-i şeriflerinde, “Sizin en hayırlınız, ailesine en hayırlı olandır.” Buyurarak,iyiliğin ve hayrın temelini, aileye gösterilen sevgi ve ilgiyle atmamız gerektiğini ne güzel ifade etmiştir.
Kış yaklaştıkça, akşam sofraları biraz daha kalabalıklaşır. Çocuklar okuldan gelip ödevlerinin başına otururken, mutfaktan gelen yemek kokusu evin içini doldurur. Anne babalar günün yorgunluğunu çay eşliğinde atar. Belki kısa bir sohbet tüm gündelik hayattaki zorlukları unutturur. Fakat o küçük anlar, bir ailenin bütünlüğünü ayakta tutan görünmez bağlardır.
Ne yazık ki modern yaşamın temposu, bu bağları kimi zaman zayıflatıyor. Ekranlar, telefonlar, uzun mesailer, bitmeyen koşuşturmalar… Birçok aile aynı çatı altında yaşasa da birbirine dokunamıyor. Çocuklar anne babalarıyla konuşmaktan çok dijital cihazlarla zaman geçiriyor. Oysa özellikle kış aylarında çocukların en çok ihtiyaç duyduğu şey, “beraber olma hissi”.
Çünkü aile sadece birlikte yaşamak değil; birlikte hissetmektir. Çocuklar için bu dönem, aidiyetin ve güvenin inşa edildiği zamandır. Evdeki bir sıcak çorba, babanın ilgisi, annenin sabrı, kardeşler arasındaki oyun… Bunların hepsi bir çocuğun gelecekteki karakterinin sessiz yapı taşlarıdır.Bu mevsimler bu yüzden önemlidir. Dışarıda soğuyan hava, aslında içimizdeki sevgiyi hatırlatır. Soğuk, dayanışmayı öğretir. Belki de bu yüzden kış, aile bağlarının yeniden güçlendiği bir mevsimdir.
Toplum olarak bu gerçeği yeniden fark etmemiz gerekiyor. Çorak bir arazinin yağmura hasret olması gibi, modern hayatın getirdiği yalnızlık da bizi aile sıcaklığına daha çok muhtaç kılıyor. Çünkü güçlü bir toplum, ancak güçlü ailelerle mümkündür. Ekonomik sıkıntılar, göç, yalnızlaşma, şehir hayatının zorlukları… Bütün bunlar birer gerçek. Fakat bütün bu zorlukların içinde insanı ayakta tutan şey hâlâ aynıdır: Aile.
Soğuyan havalara inat, çocuklarımızın içini ısıtacak sözler söyleyelim. Beraber sofraya oturalım, eski gelenekleri yaşatalım, çocuklarımızın gözlerinin içine bakalım. Çünkü bazen bir gülümseme, bir dokunuş, bir ilgi; soğuk bir günü bile bahara çevirir.
Kışın gelişi bir son değil, yeni bir başlangıçtır. Doğa dinlenir, biz insanlar da yavaşlarız. Bu dönemi birbirimize yaklaşmak, ailemizi yeniden keşfetmek, çocuklarımızın kalbinde yer açmak için kullanalım.
Peki bu kış, evimizin içindeki sıcaklığı nasıl koruyabiliriz?
· Aile etkinlikleriniz olsun. Haftada en az bir gün herkesin birlikte vakit geçireceği özel bir zaman belirleyin. Bu bir oyun, birlikte film izleme, mutfakta beraber yemek yapma ya da sadece sohbet etme saati olabilir. Önemli olan, herkesin o anda orada, birbirinin yanında olmasıdır.
· Mutlaka rutinleriniz olsun; belli saatlerde internet yasakları uygulayın. Çocuklar için sınırlar, güven demektir. Akşam yemeklerinde ya da belirli saatlerde telefon ve interneti bir kenara bırakmak, aile içi iletişimi artırır. Böylece hem çocuklar hem yetişkinler dijital dünyadan uzaklaşıp birbirine yeniden bağlanma fırsatı bulur.
· Eskimeyen eserlerden faydalanın. Örneğin, her hafta bir Dede Korkut hikâyesi veya başka klasik kitap okumak, hem kültürel mirasımızı yaşatır hem de aile bireyleri arasında anlamlı sohbetler başlatır.
Bu mevsimlerin getirdiği soğuk hava, dışarıyı sessizleştirir ama evin içini neşelendirir, bereketlendirir. Aile sıcaklığı, sobanın kıvılcımı ya da lambanın ışığı gibi geçici bir ısıdan çok daha derindir. Bu kış, gelin o sıcaklığı yüreğimizde canlı tutalım; çocuklarımızın hatıralarına sevgiyle dokunan, ruhlarını ısıtan anlar bırakalım..

