İçeriğe geç

Bozdağlar: Daha önce Göçer (Lordin) köyünde yaşayan Bozdağların büyük bir bölümü halen Pazarcık’ta ikamet etmektedirler. “Boy Beyliği” gibi uzun bir idarecilik geçmişlerinin bulunması Bozdağların ilçenin merkezi ve yerel yönetiminde etkin bir rol almasına yol açmıştır. Bu nedenledir ki fazla bir nüfusları bulunmamasına rağmen, Bozdağlar, ailesi, Karahasanlıların siyasal hayatı ile Pazarcık’ın merkezi ve yerel yönetimine önemli katkılarda bulunmuşlardır. Mesela, milli mücadeleye hizmetlerinden dolayı Birinci Dönem Maraş Milletvekilliğine seçilen Yakup Bey, milletvekilliğini kabul etmeyip, Pazarcık Kaymakamlığını tercih etmiştir. Halk kendisine paşalık unvanını verir ve yörede Yakup Hamdi Paşa unvanıyla anılır. Yakup Bey’in oğlu Ahmet Bozdağ, Demokrat Partiden iki dönem Maraş Milletvekilliğine seçilmiştir. Ahmet Bey’in oğlu Ali Bey ise, iki dönem Pazarcık Belediye Başkanlığı yapmıştır. Ali Bey’in oğlu Yakup Hamdi Bozdağ da 2014 yılı Mahalli seçimlerinde Pazarcık Belediye Başkanı olarak seçilmiş ve bu görevi yürütmüştür.

Pazacık’tan bir görünüş

 

Delibaltalar: Bunlara “Kığogil” denilmektedir. Bozdağların kâhyalığını yapan bu aile, daha önce Göçer (Lordin) köyünde Bozdağların yanında yaşarken, Bozdağlar Pazarcık’a göçünce, onlarla beraber Pazarcık’a gelmişlerdir. Kâhyalık hizmeti dışında Paşa’nın silahlı gücüne de katkı sağlayan bu ailenin bazı kişilerin bertaraf edilmesi için görevlendirdiği rivayet edilmektedir. Halen Pazarcık’ta yaşayan Delibaltaların, soyadı da “Delibalta’dır.[46]

Maçonlar: Karahasanlıların Mıstıklar kolundandırlar. Maçonlardan Hamo ve Vakkas’ın anneleri Çöplülü imiş. Bu yüzden bunlara Çöplülü diyorlarmış. Konar-göçer hayatı yaşıyorlarmış. Bunlar Tahtalı Yaylası’nda iken, 500 civarında küçükbaş, 100 civarında da büyükbaş hayvanı varmış. Hamo ve Vakkas, aileleriyle birlikte, her yıl güz mevsiminde, 10 gün kadar, Pazarcık’taki Nefsi Doğanlı köyündeki Mamo Ağa’nın (Mamıki Fode/Fadime’nin Mehmet, Filo Mehmet’in babası) yanında kalıyorlarmış. Mamo Ağa hem kirveleri hem de çok iyi dostlarıymış. Bir sene bu köyde iken, Hamo, iki karısı ve dört çocuğu, bir salgın hastalık yüzünden ölmüşler. Bu olay üzerine Mamo Ağa, Vakkas’a “Bu kışı köyde geçirin!” demiş. Vakkas da itiraz etmiyor ve çadırlarını köyde kuruyorlar. O yıl kış çok sert geçmiş (Bu yüzden o seneye “Büyük Kar” senesi diyorlarmış.) ve Vakkas’ın bütün hayvanları telef olmuş. Bunun üzerine Mamo Ağa Vakkas’a “Artık temelli olarak köyde kalın” diyor. Böylece Maçonlar, 1900’lü yılların başlarında Nefsi Doğanlı köyüne yerleşmişler. Vakkas ve çocukları Kamo ile İbrahim hem çok yiğitmişler hem de silahlılarmış. Bir gün Pazarcık civarında bir kervan soyuluyor ve yapsa yapsa bu işi Vakkas ve çocukları yapmıştır denilerek, Vakkas’ı yakalayıp, karakola götürüyorlar ve çok ağır bir şekilde darp ediyorlar. Yakup Hamdi Paşa devreye girerek, Vakkası kurtarsa da Vakkas gördüğü işkenceden dolayı bu olaydan kırk gün sonra ölüyor.

Vakkas’ın Kamo, Zeliha ve İbrahim adında üç çocuğu varmış. Kamo, Filo Ağa’nın bütün işlerine bakıyormuş. Kamo çektiği şiddetli bir kulak ağrısı yüzünde ölünce de kardeşi İbrahim bu işleri devralıyor. Dolayısıyla Maçonlar, uzun bir süre Pazarcıklı Filo (Mehmet) Ağa’nın kâhyalığını yapmışlar.[47] Günümüzde Pazarcık’ta yaşayan Maçonlar, yaklaşık olarak 10 aileden oluşmaktadırlar. Soyadları Üste’dir. Alevidirler. Maçonların bir kolu da Halep’in Afrin kasabasının Cinderesi köyünde yaşıyor.

______________________________________
[46] Çiftçi, Resul (Hasan oğlu)
[47] Üste, Filo Mehmet İbrahim oğlu)
Afşin ilçesine bağlı olan Oğlakkayası köyü, Kahramanmaraş iline 184 km, Afşin ilçesine 60, Elbistan ilçesine ise 85 km uzaklıktadır. Karasal iklime sahip olan köyün ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır. Köyde ilköğretim okulu vardır (Eğitim taşımalı sistemle yapılmaktadır). Köyün içme suyu ve elektrik şebekesi vardır ancak kanalizasyon sistemi yoktur. Köye ulaşımı sağlayan yol şosedir. Köyde ve sabit telefon yoktur.

Oğlakkayası köyü

1563 tarihli bir haritada köyün adı gene “Oğlak Kayası” olarak belirtilmiştir. Karahasanlıların son iki yüzyılda bu köye çeşitli nedenlerle gidip kaldıkları ve geri döndükleri önemli bir yerdir. Bu köyde, Karahasanlı olan, Taş, Kaya ve GökDoğan aileleri yaşamaktadır. Daha önce Oğlakkayası köyünde yaşayan Muyan ailesi de günümüzde Tanır’da yaşıyor.

Bu köye ilk yerleşenler, Dulkadir Türkmenleri arasında zikredilen ve Avşar boyuna bağlı olan, Çöplü Cemaati[35] mensuplarıdır. Çöplü Türkmenleri, birçok XVI. yüzyıl ve sonrasındaki kayıtlarda Yeni İl’de görülmektedirler.[36] Muhtemelen o sıralarda şimdiki Çöplü (Armutalan) köyünün bulunduğu civardaki yaylaları, yaylak olarak kullanıyorlardı.

“Momık” diye anılan ve Hasan ağa ile Derviş ağanın babası olan Mehmet (1839-1910), bu köye geldiğinde, 1929 doğumlu Emirhan Çetin’in dedesi olan, 1847 doğumlu, Emirhan (Amoyi Cıme)’nın ailesi ve yukarıda bahsedilen Çöplü Cemaati mensupları oradaymış. Emirhan’ın köyde epeyce arazisi varmış. Mehmet, Emirhan’dan yer satın alarak buraya yerleşiyor. Daha sonra Kör Asef de kaçırdığı bir kadın yüzünden gelip, bu köye yerleşiyor.

Armutalan, Kahramanmaraş ilinin Elbistan ilçesine bağlı olup; Kahramanmaraş iline 199 km, Elbistan ilçesine de 58 km uzaklıktadır. Karasal iklimin etki alanı içerisinde kalan köyün ekonomisi, tarım ve hayvancılığa dayalıdır. Daha önce mezra statüsündeki Armutalan’da yaşayan Karahasanlılar, Karahasanuşağı köyü nüfusuna; diğerleri ise Tapkıran köyü nüfusuna kayıtlı idi. Armutalan, 2003 yılında köy statüsüne kavuşup, ayrı bir muhtarlık olunca, burada yaşayanların, nüfusları resen bu köye taşındı.

Armutalan (Çöplü) Köyü’nden bir görünüş

 

Armutalan’ın batısında Tapkıran, Kuzeyinde Atmalıkaşanlı köyleri vardır. Köyde, ilköğretim okulu, içme suyu şebekesi, elektrik şebekesi ve sabit telefon mevcuttur. Köye ulaşımı sağlayan yolun büyük bir bölümü asfalt ile kaplanmıştır. Köyde, Karahasanlı olan, Kahraman (Derviş ve Hasan Ağa) ve İmre (Cıllo Ağagil) aileleri yaşamaktadır.

Çöplü Armutalan’da köyün doğusunda yer alan ve Roma dönemine ait olduğu sanılan bir kilise kalıntısı mevcuttur. Ruhbanların hitap ettiği ve camilerin mihrabına benzeyen bölüm dışında kilise tamamen yıkılmıştır.

_____________________________________

[34] Maraş Ahkâm Defteri, Numara: 2, s. 2
[35] BOA, TD, nr. 402, s. 122 ve 664, sene 938 (1532); Halaçoğlu, AACO Cilt II sayfa 564-565
[36] TSMA, D, nr. 4166 s. 1b, sene 1057-58 (1647-49); BOA, MAD, nr. 6159, s. 49 sene 1051 (1641-42); EV. HMH. nr. 394, s. 3a (Tarih yok); Halaçoğlu, AACO Cilt II sayfa 564

Karahasanlılar, 500 Yıllık Eski Mezarlıklarını Onarıp, Etrafını Taş Duvarla Çevirdiler.

Karahasanlılar, Karahasanlılar Federasyonu öncülüğünde eski mezarlıklarını onarıp etrafını taş duvarla çevirdiler. Beş asır önce kurulduğu sanılan bu mezarlık, yıllardan beri gelen ihmalin sonucunda bakımsız kalmış ve mezarlar bir bir kaybolmaya yüz tutmuştu. Ayrıca mezarlık adeta… Karahasanlılar, 500 Yıllık Eski Mezarlıklarını Onarıp, Etrafını Taş Duvarla Çevirdiler.

Şimdiki soyadları Hakkoymaz olan Kadirli’deki Karahasanlılar, Elbistan ilçesi Karahasanuşağı köyünde ikamet ederlerken, 1805 yılında başlarına gelen bir olay yüzünden, Mehmet, Halil ve ismi bilinmeyen bir kardeşten meydana gelen aile oradan ayrılır. Bu üç kardeşten ismi bilinmeyen olanı, bir süre sonra kardeşlerine küsüp onlardan ayrılır ve Urfa tarafına gider. Geride kalan iki kardeş de yaklaşık olarak 1820 yılında Kadirli tarafına gidip, Mehirli köyünü kurarlar. Bir müddet orada oturduktan sonra tahminen 1830 yılında Mehirli’nin güneyindeki Bahadırlı köyüne gelirler. Nüfusa bu yerde kayıt yaptırırlar. Bir süre burada oturduktan sonra Kızyusuflu’ya gelirler. Bir sürede burada otururlar. Daha sonra bugünkü Karatepe köyü Sarıdüz Mahallesi sınırları içinde bulunan “Ören” denen yerde otururlar. Hayvancılıkla uğraştıklarından burada hayvanlarına hastalık gelir. Hasancık Koca, 1840 yılında bu günkü Karatepe (Kise) köyünün bulunduğu yere gelir ve bu köyü kurar. Bu köyü Hasancık Koca kurduğu için de köyün adı Hasancıklı olmuştur. Buradaki Karahasanlılar bölgede yaşarlarken, hayvancılık yaptıklarından Kayseri ile Hatay arasında hareket ederlerdi. Kışları genellikle Hatay çevresinde geçirirlerdi. Daha sonra çeşitli yerlerden gelen insanlar, merkezi Hasancıklı (Karatepe) olmak üzere Sarıdüz, Hösolar, Tikenli, Çürükler (Sağlamer) ve Talipler mahallelerini oluştururlar. Mehmet ve karısı genç yaşta ölünce, öksüz ve yetim kalan Hasan, Halil (?) amcasının yanında kalır ve yaşı yetince de amcasının işlerine yardım edermiş. Kardeşinden kalan tek yadigâr olması nedeniyle amcası Hasan’ı “Hasancığım!” diye severmiş ve gözünden sakınırmış. Amcasının hanımı başta olmak üzere, herkes bu aşırı sevgiden dolayı Hasan’ı kıskanırmış. Hasan 13-14 yaşlarındayken, amcasının kızı Fatma’ya dünür gelirler. O sırada amcasının oğlaklarını güden ve Fatma’yı içten içe seven Hasan, tepkisini belli etmek için, yengesine, “Artık emmimin oğlağını gütmem!” demiş. Yengesi nedenini sorunca da Hasan: “Fatma’yı başkasına vereceksiniz de ondan.” der. Amcası durumdan haberdar olunca Hasan’a, “Oğlum evlenince kızımı nasıl besleyeceksin?” diye sorar. Hasan da mahcup bir şekilde: “Çekirge tutar beslerim.” demiş. (O sıralarda keklik civcivleri çekirgeyle besleniyormuş ve çekirge toplayarak para kazanan insanlar varmış.) Bunun üzerine amcası “Bu çocuk adam olacak!” der ve dünürcüleri geri çevirir. Belli yaşa gelince de kızı Fatma ile yeğeni Hasan’ı evlendirir. Bugün devam eden nesil, bu Hasan ile Fatma’nın soyundan gelmektedir.

Soyadı kanunu çıktığı sırada (1934), Kadirli’deki Karahasanlılar, Bahadırlı köyünde kalıyorlarmış. O sırada Kara Ahmet (Halil oğlu, 1909 doğumlu) Dersim’den ihtiyat askerliğinden memlekete döner. Bir süre sonra aileye soyadı almak için Kadirli nüfus memurluğuna gider. Nüfus memuru hangi soyadı istediğini sorar; Kara Ahmet de: “Karahasanoğulları veya Karahasan olsun!” der. Nüfus memuru da: “Olmaz! Bu soyadları sülale adını çağrıştırıyor.” karşılığını verir. Kara Ahmet de “Eğer bu soyadlarından birini alamazsam, hakkımı sizde koymam!” diyerek nüfus memurunu tehdit eder. Nüfus memuru da işi tatlıya bağlamak için, “Tamam buldum işte! Sizin soyadınız Hakkoymaz olsun!” der ve aileye bu soyadını verir. Bu Karahasanlılar, yakın zamana kadar kimseye kız vermezlerdi. Yedi ceddini araştırmadan da kız almazlardı. Çevredeki halklar tarafında çok güvenilir bir toplum olarak bilinen Hakkoymazlar, yaklaşık 60 haneye ve 350 nüfusa sahipler. Hakkoymazlar, son bir asra kadar Kurmanca konuşurlarken şimdi ise sadece Türkçe konuşmaktadırlar.