İçeriğe geç
Prof. Dr. Ahmet Duran Sahin

1. KİŞİSEL BİLGİLER

Adı ve Soyadı                                : Ahmet Duran ŞAHİN

Medeni Hali                                  : Evli ve iki çocuk babası

İş Adresi                                        : İstanbul Teknik Üniversitesi

                                                 Meteoroloji Mühendisliği Bölümü

Maslak-İstanbul-Türkiye

       Tel                                                : 212- 285 31 27, 0 555 721 17 51

Ev Adresi                                      : Atakent Mah. Türkler Cad., No:2 A-8,

                                                 Ümraniye – İstanbul-Turkey

E – mail                                         : sahind@itu.edu.tr      

Bildiği Yabancı Diller                   : İngilizce

2. EĞİTİM DURUMU

 2006-                                       :Doç. Dr., İstanbul Teknik Üniversitesi, Meteoroloji

                                                   Mühendisliği Bölümü.

1996-2002                         :Doktora, İstanbul Teknik Üniversitesi, Meteoroloji

                                                   Mühendisliği Bölümü.

1994-1996                                 : Yüksek Lisans , İstanbul Teknik Üniversitesi, Meteoroloji             

                              

Prof. Dr. Sultan Dogan

1989 yılında Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden doktor unvanı ile mezun olan Sultan Doğan uzmanlığını ise 1996 yılında Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde psikiyatri alanında tamamlamıştır. Cinsel terapistlik eğitimini 2003 yılında Florida Postgraduate Sex Therapy Training Institute’de tamamlamıştır. Aynı üniversitede Cinsellik Eğitimciliği Sertifika Programını almıştır.

İş Deneyimi:

Adana Dr Ekrem Tok Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi (1997-2000): Psikiyatrist

Türkiye İnsan Hakları Vakfı (1997-2000): Volunteer Psychiatrist, Psychotherapist (Assesment and treatment of torture victims)

Helsinki Citizens Assembly (HCA) (2008-2012) Volunteer Trainer for Refugee Advocacy and Support Program (Istanbul, Turkey)

Involved in LGBTIQ rights (2000-Present)

Özel GOP Hastanesi, Istanbul (2004-2007): Psychiatrist

Boğaziçi Üniversitesi Medikososyal Merkezi (2007-2008): Psychiatrist

Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı (2008-2017): Psikiyatri Profesörü, Anabilim Dalı Kurucusu ve Bölüm Başkanı

Hellenic Republic Democritus University of Thrace Medical School, Greece. (15.06.2013-15.08.2013): Misafir Öğretim üyesi

Tıpta Uzmanlık Tezi : Diabetes Mellituslu Hastalarda Depresyon ve Cinsel İşlev Bozukluğunun Değerlendirilmesi. 1996. Danışman: Dr. Demir Tan Klinik Şefi

Yemliha Edizer, 1960 yılında Elbistan’da doğmuş, kökleri bölgeye sıkı bağlı bir akademisyendir. İlkokul öğrenimini Türkören köyünde, ortaokul eğitimini Kahramanmaraş Gazi Ortaokulu’nda tamamladıktan sonra lise eğitimini Tokat Erkek Öğretmen Lisesi’nde sürdürmüştür. Tarım ve bahçe bitkileri alanına olan ilgisi üniversite yıllarında belirginleşmiş ve 1983 yılında Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi, Bahçe Bitkileri Yetiştirme ve Islahı bölümünden mezun olmuştur. edizer.tr/

Akademik kariyerine 2 Ocak 1984’te Cumhuriyet Üniversitesi Tokat Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü’nde araştırma görevlisi olarak başladı. 1987 yılında aynı üniversitede yüksek lisansını tamamladı; doktora çalışmalarını ise 1987–1994 yılları arasında Ege Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Bahçe Bitkileri Anabilim Dalı’nda yürüttü. Bu dönemin ardından 1996 yılında Gaziosmanpaşa Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nde Yardımcı Doçent kadrosuna atanarak öğretim ve araştırma faaliyetlerini sürdürdü. edizer.tr/

Uzun yıllar akademide görev aldıktan sonra Ekim 2019’da Dr. Öğr. Üyesi kadrosundan emekli olmuştur. Akademik geçmişi, özellikle bahçe bitkileri ve ıslah konularındaki çalışmalarıyla bölgesel tarım uygulamalarına katkı sağlamıştır. Kaynak sayfada yer alan özet bilgiler, eğitim ve atama tarihleri gibi temel veriler doğrudan site içeriğinden alınmıştır; daha detaylı bilgi ve orijinal metin için kaynağa bakabilirsiniz. edizer.tr/

Kaynak: https://ziraat.gop.edu.tr

Delibaş İbrahim, Karahasanuşağı köyünden ayrıldıktan sonra, Demircilik köyüne gidip, Çaputlu Çalı mevkiine yere yerleşir. Buradaki ham araziyi sürüp ekmek suretiyle çiftçilik yapar. Delibaş İbrahim, bu amaçla, köyde epeyce yer sürer. Komşusu olan bir kadın, onun bu kadar yer sürmesine kızar ve “İbrahim, istersen gel bizim evi de sür” der. Kadının dedikleri, İbrahim’in gücüne gider ve o kızgınlıkla neyi var, neyi yok toplayıp, Gavurviran (Türkveren)’a gider.[1]

Demircilik’ten bir görünüş

Bir kısım XVI. yüzyıl belgelerinde, Dulkadir Türkmenleri[2] ve Maraş Yörükleri[3]  olarak zikredilen Demircilü Cemaati, Avşar boyuna bağlı olarak zikredilmiştir. Demircilü Cemaati, anılan yüzyılda, Besni, Güvercinlik ve Zamantı kazalarını kışlak ve ziraat yeri olarak kullanmıştır.

Demircilik, Söğütlü Çayı’nın güneyi ile Elbistan-Malatya yol arasında kurulmuştur. Doğusunda Türkören ve İkizpınar Çopur); Batısında Ambarcık; Kuzeyinde Gündere (Avliya); Güneyinde Malap ve Akbayır (Til) köyleri vardır. Sahip olduğu geniş arazinin, dörtte üçünde kıraç, dörtte birinde de sulu tarım yapılmaktadır. Genellikle bu arazide buğday, arpa, pancar, patates, mısır ve ayçiçeği gibi ürünler yetiştirilmektedir. Köyde ayrıca büyükbaş ve küçükbaş hayvancılığı yapılmaktadır.

1994 Belediye statüsüne kavuşan Demircilik, 30 Mart 2014 tarihinde mahalleye dönüştürülmüştür. 2022 yılındaki nüfusu 1177’dir.

_____________________________________

[1] Edizer, Abdullah (1922 d. Mısto o.)

[2] TKA, TD, nr. 101 s. 213b, sene 971 (1563-64); Halaçoğlu, AACO Cilt II sayfa 617

[3] BOA, TD, nr. 402, s. 122 ve 664, sene 938 (1532); Halaçoğlu, AACO Cilt II sayfa 617

1563 yılında Avliya köyünün mevcut olduğu ve burada ziraat yapıldığı tespit edilmiştir.[40] Bu köye ilk yerleşen Karahasanlı, Nahurların dedesi Asef’tir. Asef, burada birkaç sene kaldıktan sonra Gavurviran’a Türkören) göçer. Bir kavga sırasında amcaoğlu ölünce, Mıstıklardan olan Hakko, Karahasanuşağı köyünden göçerek bu köye yerleşir. Buraya yerleşen ve uzun süre yaşayan diğer bir Karahasanlı da Hakko’dur. Hakko, Hasan (Kellor) ve Kör Mamo’nun babasıdır. Hasan’ın Keyfo adında bir, Kör Mamo’nun da Kalender, Mehmet (Ulus) ve Yakup adında üç oğlu var. Soyadları Atan’dır. Günümüzde Adana’da yaşamaktadırlar.

Gündere köyü, Kahramanmaraş ilinin Elbistan ilçesine bağlı olup ile 159 km, ilçeye de 18 km uzaklıktadır. Karasal iklimin etki alanı içinde bulunan köyün ekonomisi, tarım ve hayvancılığa dayalıdır. Adını burada yatan Ali Cilbir isimli veliden aldığı sanılan köy, 16. asır kayıtlarında da “Avliya” olarak geçen köy halkının çoğunluğu, Oğuzların Yıva boyunun Şereflü oymağına bağlıdır.

Gündere (Avliya) Köyü’nden bir görünüş

 Köyün doğusunda Türkören, batısında Geçit, kuzeyinde Büyük Yapalak, güneyinde de Bakış köyleri vardır. Köyde, ilköğretim okulu, içme suyu, elektrik şebekesi ve sabit telefon mevcuttur. Köye ulaşımı sağlayan yolun tamamı asfalt ile kaplanmıştır.

_____________________________________

[40] Yinanç ve Elibüyük, age, s. 581

Şimdiki soyadları Hakkoymaz olan Kadirli’deki Karahasanlılar, Elbistan ilçesi Karahasanuşağı köyünde ikamet ederlerken, 1805 yılında başlarına gelen bir olay yüzünden, Mehmet, Halil ve ismi bilinmeyen bir kardeşten meydana gelen aile oradan ayrılır. Bu üç kardeşten ismi bilinmeyen olanı, bir süre sonra kardeşlerine küsüp onlardan ayrılır ve Urfa tarafına gider. Geride kalan iki kardeş de yaklaşık olarak 1820 yılında Kadirli tarafına gidip, Mehirli köyünü kurarlar. Bir müddet orada oturduktan sonra tahminen 1830 yılında Mehirli’nin güneyindeki Bahadırlı köyüne gelirler. Nüfusa bu yerde kayıt yaptırırlar. Bir süre burada oturduktan sonra Kızyusuflu’ya gelirler. Bir sürede burada otururlar. Daha sonra bugünkü Karatepe köyü Sarıdüz Mahallesi sınırları içinde bulunan “Ören” denen yerde otururlar. Hayvancılıkla uğraştıklarından burada hayvanlarına hastalık gelir. Hasancık Koca, 1840 yılında bu günkü Karatepe (Kise) köyünün bulunduğu yere gelir ve bu köyü kurar. Bu köyü Hasancık Koca kurduğu için de köyün adı Hasancıklı olmuştur. Buradaki Karahasanlılar bölgede yaşarlarken, hayvancılık yaptıklarından Kayseri ile Hatay arasında hareket ederlerdi. Kışları genellikle Hatay çevresinde geçirirlerdi. Daha sonra çeşitli yerlerden gelen insanlar, merkezi Hasancıklı (Karatepe) olmak üzere Sarıdüz, Hösolar, Tikenli, Çürükler (Sağlamer) ve Talipler mahallelerini oluştururlar.

Mehmet ve karısı genç yaşta ölünce, öksüz ve yetim kalan Hasan, Halil (?) amcasının yanında kalır ve yaşı yetince de amcasının işlerine yardım edermiş. Kardeşinden kalan tek yadigâr olması nedeniyle amcası Hasan’ı “Hasancığım!” diye severmiş ve gözünden sakınırmış. Amcasının hanımı başta olmak üzere, herkes bu aşırı sevgiden dolayı Hasan’ı kıskanırmış. Hasan 13-14 yaşlarındayken, amcasının kızı Fatma’ya dünür gelirler. O sırada amcasının oğlaklarını güden ve Fatma’yı içten içe seven Hasan, tepkisini belli etmek için, yengesine, “Artık emmimin oğlağını gütmem!” demiş. Yengesi nedenini sorunca da Hasan: “Fatma’yı başkasına vereceksiniz de ondan.” der. Amcası durumdan haberdar olunca Hasan’a, “Oğlum evlenince kızımı nasıl besleyeceksin?” diye sorar. Hasan da mahcup bir şekilde: “Çekirge tutar beslerim.” demiş. (O sıralarda keklik civcivleri çekirgeyle besleniyormuş ve çekirge toplayarak para kazanan insanlar varmış.) Bunun üzerine amcası “Bu çocuk adam olacak!” der ve dünürcüleri geri çevirir. Belli yaşa gelince de kızı Fatma ile yeğeni Hasan’ı evlendirir. Bugün devam eden nesil, bu Hasan ile Fatma’nın soyundan gelmektedir.

Soyadı kanunu çıktığı sırada (1934), Kadirli’deki Karahasanlılar, Bahadırlı köyünde kalıyorlarmış. O sırada Kara Ahmet (Halil oğlu, 1909 doğumlu) Dersim’den ihtiyat askerliğinden memlekete döner. Bir süre sonra aileye soyadı almak için Kadirli nüfus memurluğuna gider. Nüfus memuru hangi soyadı istediğini sorar; Kara Ahmet de: “Karahasanoğulları veya Karahasan olsun!” der. Nüfus memuru da: “Olmaz! Bu soyadları sülale adını çağrıştırıyor.” karşılığını verir. Kara Ahmet de “Eğer bu soyadlarından birini alamazsam, hakkımı sizde koymam!” diyerek nüfus memurunu tehdit eder. Nüfus memuru da işi tatlıya bağlamak için, “Tamam buldum işte! Sizin soyadınız Hakkoymaz olsun!” der ve aileye bu soyadını verir. Bu Karahasanlılar, yakın zamana kadar kimseye kız vermezlerdi. Yedi ceddini araştırmadan da kız almazlardı. Çevredeki halklar tarafında çok güvenilir bir toplum olarak bilinen Hakkoymazlar, yaklaşık 60 haneye ve 350 nüfusa sahipler. Hakkoymazlar, son bir asra kadar Kurmanca konuşurlarken şimdi ise sadece Türkçe konuşmaktadırlar.

Yaklaşık olarak 1845 yılında, Karahasanuşağı köyünden ayrılan bir kısım Karahasanlıların bu köye 1850 yılından itibaren yerleşmeye başladıkları sanılıyor. Köye ilk kazmayı vuran, Delibaş İbrahim’dir. Ancak köye ilk yerleşenin Nahurların dedesi Kör Asaf olduğu söylenmektedir. Kör Asaf, Karahasanuşağı köyünden ayrılınca, Gündere (Avliya) köyüne gider. Bu köyde bir süre kalan Asaf, kızı Sultan büyüyünce, burada kalmayı uygun bulmaz ve Gavurviran’a (Türkören) yerleşir.

Türkören

XVI. asır belgelerinde köyün bulunduğu yerin adı, Kafirviranı;[1] XX. yüzyılın ilk yarısına ait kayıtlarda ise, Gavurviranı[2] olarak geçmektedir. Karahasanlılar buraya yerleştiklerinde Gavurviranı adını kullanmışlardır. Cumhuriyet döneminde köyün adı, önce Türkviran, sonra Türkveren daha sonra da Türkören olarak değiştirilmiştir.

Söğütlü Çayı’nın iki yakasına kurulmuş olan köy, çayın aktığı vadinin hemen bitişindedir. Bulunduğu arazi yapısı hem hayvancılık hem de tarım için elverişlidir. Ancak köydeki sulu alanlar dışında kayda değer kalıcı bir bitki örtüsü mevcut değildir.

Köyde, Altun (Ollıkgil), Berktaş (Tullogil), Biber (Tullogil. Eski soyadları “Bozkurt”), Biniş (Sılogil, İbişgil ve Şıhhogil), Bozkurt (Dırrıkgil), Çoban (Bıdogil), Edizer (Usogil), Erdoğan (Hassıkgil, Nahurgil ve Ahrazlar), Gül (Alteygil), Gülbeyaz (Allegil, Avdogil), Işık (Kırrogil), İbik (Ali Kâhyagil), İpek (Ali Kâhyagil), İşbaşaran (Gurogil), Karakuş (Udogil), Özcan (Koca Mamogil), Özsoy (Eğitmengil), Pakin (Nermikânlılar), Polat (Muhacirgil), Sarcan (Kami Cannegil), Taş (Kusogil, Şerifegil), Tıraş (Tıraşgil), Yıldırım (Udogil), Yıldız (Külüstür Muhacirgil), aileleri yaşamaktadır. Daha önce köyde yaşamakta olan Derviş Taş ve ailesi, Kellor Keyfo’nun oğlu Hasan Atan ve Eşefatma’nın oğlu Mehmet Özcan, Adana’ya; Sıvacı ailesi de Malatya ve Kırıkhan’a göç etmişlerdir.

Kahramanmaraş ilinin Elbistan ilçesine bağlı olan Türkören köyü, Kahramanmaraş iline 160 km, Elbistan ilçesine de 19 km uzaklıktadır. Doğusunda İkizpınar, Batısında Demircilik ve Gündere (Evliya), Kuzeyinde İncecik ve Aksakal, Güneyinde Bakış ve Özbek köyleri vardır. Karasal iklimin etki alanı içerisinde olmasına rağmen köy, diğer Karahasanlı köylerine nazaran daha ılık bir iklime sahiptir. Ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır. Köyde ortaöğretim okulu, Kültür Evi, elektrik şebekesi, sabit telefon ve içme suyu ve kanalizasyon şebekesi vardır.  Köye ulaşımı sağlayan yolun tamamı asfalt ile kaplıdır.

1932 yılında Kangal, Aktepe (Lalolar), İkizpınar, Tepeler (Domolar) Kavaktepe ile birlikte mezra olarak Türkveren’e bağlanır. Daha sonra İkizpınar muhtarlık olup ayrılınca, Kavaktepe, Kangal ile Aktepe Türkveren’den ayrılıp, İkizpınar’a bağlanır.

Köyde tespit edilen, kesme taşlardan oluşan eski yapı kalıntılarıyla örenlerin, Bizans ve Ermenilerden kaldığı sanılıyor. Türkören-İkizpınarı (Çopur) yolu üzerinde ve yolun en yüksek kısmında bulunan, yöre halkının “Tepe” diye adlandırdığı bir höyük mevcuttur. Yapılan izinsiz kazılar sonucunda, höyüğün altında birkaç odadan oluşan bir yaşama alanı olduğu açığa çıkınca, burası, koruma altına alınmıştır. 1999 yılında da ilgili resmi kuruşlar tarafından “Birinci Derece Arkeolojik Sit Alanı” olarak tescil edilmiştir. Bunun dışında köyün kuzeydoğusunda, Kavaktepe (Kenolar) yolu üzerinde bir höyük ile köyün güneydoğusunda bir tümülüs bulunmaktadır. Bu höyük ve tümülüs köye çok yakın mesafededir ve köyden bakılınca görünmektedir. Bu höyük ve tümülüslerin Roma döneminden kaldığı sanılmaktadır.

Türkören ile Demircilik köylerinin arazi sınırında bulunan ve Han Pınarı denilen tarihi bir konaklama yeri mevcuttur Burada bir hanın olmasından dolayı bu yerin Han Pınarı olarak anılmış olmalıdır. Aydın’dan İran’a kadar uzanan ipek yolunun buradan geçtiği rivayet edilmiştir.

Türkören-İkizpınarı yolu üzerinde, köyün bir km kadar doğusunda, bir pınar ile bir yatır bulunmaktadır. Yöre halkı, pınar suyunun ve yatırda bulunan toprağın şifa verdiğine inanmaktadır. Bundan dolayı, sıtmaya yakalananlar pınarın suyuyla yüzlerini yıkayıp, yatırın toprağını yüzlerine sürerlermiş. Bundan dolayı zamanla bu pınara Sıtma Pınarı adını vermişler. Yatırın adının da Abdulkadir Cürgüş olduğu rivayet edilmiştir.

______________________________________

[1] 998 Numaralı Muhasebe-i Vilayet-i Diyar-i Bekr ve Arab ve Zü’l-Kadiriyye Defteri’ndeki 1530 yılına ait haritada buranın adı Kafirviranı olarak geçmektedir.

[2] 1321 (1904) yılı Halep Salnamesinde de köyün adı, Gavurviranı’dır. (Ermenilerden kalma örenler üzerine kurulduğundan bu adı almıştır.)

Aynü’l-Arüs (Aynarız),[*] XVI. yüzyıl arşiv kayıtlarında hem nahiye hem de köy olarak görünmektedir. Aynı yüzyılda burada vakıf malı olan bir değirmen, bir bahçe ve bir arazinin bulunduğu kaydedilmiştir.[1] Yine bu yüzyılın ortalarında Elbistan yörüklerinden Bayram Hacılu’nun burada kışlayıp ziraatle uğraştığı belirtilmektedir.[2] Tarihi bir mekan olan bu mezranın 300 metre aşağısında, Roma döneminden kaldığı sanılan bir höyük bulunmaktadır. Höyük çevresinde insan eliyle yapılmış sıralı taşlar mevcuttur.

Mezranın eski adı ve haritası: Ayn’ül Arus

Esas mesleği ayakkabıcılık olan Delibaş İbrahim, Karahasanuşağı köyünden ayrıldıktan sonra, önce Demircilik köyüne gidip, Çaputlu Çalı mevkiine yerleşip, çiftçilik yapar. Bir-iki sene sonra Demircilikliler, oradan gitmesi için kendisini rahatsız ederler. Oradan kalkıp, Gavurviran‘a (Türkveren) gider. Bir süre sonra Kamıklılar kendisine rahat vermeyince, oradan da ayrılıp, Pernek mevkiine gider. Pernek’te 3-5 sene kadar kalınca Alhaslılar kendisini rahatsız etmeye başlarlar. Bunun üzerine Kangal köyündeki Deli lakaplı İbrahim’in oğlu olan dayısı Şuko(Mamo)’dan yardım ister. Dayısı ve çocukları yardım edeceklerini söyleseler de yerin uzak olması nedeniyle pek yardım edemezler. Sonunda, dayısının oğlu Zırrık Ali“Seni orada  koruyamıyoruz. Gel! Aynü’l-Arüs’a yerleş!” der. O sıralarda, aşağı kısmı Hakkık (Karataşlalar) gilin kışlak yeri olan Aynü’l-Arüs’ün, üst kısmı ise sahipsizmiş. Delibaş İbrahim de gidip, bu sahipsiz yere yerleşmiş.

Delibaş İbrahim’den çocuklarına bin dönüme yakın tarla kalmış. Türkören-İkizpınar yolunun üst tarafı oğlu Mısto’ya, alt tarafı da oğlu Yemliha’ya pay edilmiş.[3]

Aynü-l Arüs (Aynarız) Mezrası’ndan bir görünüş

Günümüzde   mezra statüsünde olan Aynü’l-Arüs, idari olarak İkizpınar köyü Muhtarlığına bağlıdır. Ancak, mezra sakinleri, Türkören nüfus kütüğüne kayıtlıdır. Kahramanmaraş iline 188 km, Elbistan ilçesine de 28 km uzaklıktadır. Mezrada elektrik şebekesi, sabit telefon ve içme suyu şebekesi vardır. Mezranın İkizpınar ve Türkören köyü arasındaki yolları satıh asfaltla kaplıdır.

Mezranın doğusunda İkizpınar, Batısında Türkören, Kuzeyinde Kavaktepe, Güneyinde Köseyahya ve Özbek köyleri vardır. 16. yüzyıl kayıtlarına göre, Aynarız mezrasının yerinde (Aynü-l Arüs) diye bir yerleşim merkezi mevcuttur. Mezra karasal iklimin etki alanı içerisindedir. Ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır. Tamamı Delibaşlar’dan olan mezra halkı, Edizer soyadını taşımaktadır.

______________________________________

[*] Gelin gözü. Göz, su gözü, pınar anlamında da kullanılmaktadır.

[1] Vakıflar Arşivi Defteri,590; Maraş Tahrir Defteri, s. 38,20, 360.

[2] Yinanç ve Elibüyük, Maraş Tahrir Defteri, s. 577

[3] Edizer, Abdullah (1922 d. Mısto o.)

Köyün adı 16. asır kayıtlarında da “Çopur” olarak geçmektedir. Karahasanlılar bu köye yerleştikten sonra da bu isim aynen kullanılmıştır. Arşiv belgelerinde, 1532 yılında Varsak boyuna bağlı Bozdoğan cemaatinin, Kanuni döneminde (1520-1566) Dodurga boyuna bağlı Boznak cemaatinin ve 1563-64 yıllarında da Yüreğir boyuna bağlı Koçlu Cemaatinin, Çopur’da kışladığı ve ziraatla uğraştığı belirtilmektedir.[1]

Çopur, Karahasanuşağı köyünden ayrılan ilk köydür. İkizpınar (Çopur) köyü mensuplarının, 1810 yılında Karahasanuşağı köyünden ayrılarak, buraya yerleşmeye başladıkları sanılıyor. Guççoların Yusuf, Alişarların (Olliki Şoregilin) öldürülen çocukları için Maraş’ta yaptığı şahitlik yüzünden, bir daha Karahasanuşağı köyüne dönmemiş. Önce Göksun ilçesinin Fındık köyünde yerleşmiş. Burada bir süre kaldıktan sonra da oradan ayrılarak Çardak köyüne gelmiş. Bir iki yıl geçtikten sonra da Çopur’daki Alıçdalı (Toyi Gıvice) denilen bir yere kom yapıp oraya yerleşmiş (1815). Burası daha sonra “Yusuf’un Komu” olarak anılmaya başlanmış. Ancak burada su yokmuş. Hem kendileri için hem de hayvanları için gerekli olan suyu kendilerine hayli uzak olan Söğütlü Çayından karşılıyorlarmış. Çopur köyünün şimdiki yerinde bir pınar varmış ve bu pınarın bulunduğu yerdeki arazi Sıli Cıvegile aitmiş. Sıli Cıve su sıkıntısı çeken Guççolara, “Gelin pınarın yanına yerleşin ve pınarın suyunu kullanın!” demiş. Bunun üzerine, Guççolar Çopur köyünün şimdiki bulunduğu yere yerleşiyorlar. Böylece Usiki Guççe, Karahasanlılara ait yeni bir köy kurulmasını sağlıyor. Bundan dolayı da Çopur’a daha önceleri “Guççoların köyü” (Gundi Guççon) deniliyordu.[2]

İkizpınar, 1932 yılında Türkveren muhtarlığına bağlanır. Daha sonra muhtarlık statüsüne kavuşunca, Kavaktepe, Kangal ve Aktepe ile Türkveren’den ayrılıp İkizpınar Muhtarlığını meydana getirirler.

İkizpınar Köyü’nden bir görünüş

Kahramanmaraş ilinin Elbistan ilçesine bağlıdır. Kahramanmaraş’a 186, Elbistan’a 26 km uzaklıktadır. Karasal iklimin etki alanı içerisinde olan köyün ekonomisi, susuz tarım ile hayvancılığa dayalıdır. Köyde ilköğretim okulu, elektrik şebekesi, sabit telefon ve içme suyu şebekesi vardır. Köye ulaşımı sağlayan yolun tamamı asfalt ile kaplıdır. Doğusunda Yalak ve Sevdilli, Batısında Türkören, Kuzeyinde Kavaktepe (Genolar), Güneyinde Köseyahya ve Özbek köyleri vardır. Köyün karşısında Roma döneminden kalma bir tümülüs bulunmaktadır.

Köyde, Çiçek (Kör Nebigil), Çoban (İssogil), Çoban (Ala Kırgil), Değer (Şahingil), Deniz (Haçe Şatgil), Edizer (Usiki Huseyingil), Karakoç (Kami Mıstıkegil), Toparslan (Mommıkgil), aileleri yaşamaktadır. Boz Mehmet İstanbul’a; Kurtişgil, Kıymetgil ve Kami Mıstıkegilin büyük kısmı da Adana’ya göçmüşlerdir.

____________________________________

[1] Halaçoğlu, AACO Cilt 1 sayfa 16,391, Cilt 4 sayfa 1483

[2] Çoban İbrahim Eğitmen) –  Değer, Nebi (Yusuf oğlu)

Köy adını Kenogilin dedesi olan Keno (Kenan)’dan almıştır. Dolayısıyla köye ilk yerleşenlerin Kenogil olduğu sanılmaktadır. Zira köyün eski adı Kenolar’dır. Köye ilk yerleşen de Kenan oğlu Ali’dir. Huttogil ise değirmen yapıp, işletmek amacıyla Sülo Pınarı mevkiine gelirler.[1] Ayrıca kışlak olarak kullanmak üzere buraya bir de kom yaparlar. Bir süre kışlak olarak kullandıkları bu yere, tamamen yerleşirler. Daha sonra Nasırgil, Tutto Hasan ve Asef, Kenolardaki Mısta Sılegile ait yerleri 40 tane koyun karşılığında satın alırlar ve buraya kalıcı olarak konarlar.[2]

Kenogilin dedesi Kenan oğlu Ali, Karahasanuşağı köyünde iken kendisine salınan haksız bir salma yüzünden, Mıstıkların ağası Bitto ile kavga eder ve Bitto’nun kafasına bir çadır direğiyle vurup yaralar. Bitto’dan çekindiği için ailesiyle beraber Afşin ilçesinin Oğlakkayası köyüne göçer. Aradan yaklaşık yirmi yıl geçince, Alo akrabalarını görmek için Karahasanuşağı’na gider. Bu ziyaret sırasında Bitto ile barışır. Alo, Oğlakkayası’na döndüğünde bir kavgayı ayırmak isterken kazayla silahı patlar ve bir başçavuşa isabet eder. Başçavuş ölünce, Alo ailesiyle beraber, Karahasanuşağı’na kaçar ve daha önce kendilerine ait olan eve yerleşirler.

Kavaktepe, Kahramanmaraş ilinin Elbistan ilçesine bağlı olup; Kahramanmaraş iline 171 km, Elbistan ilçesine de 29 km uzaklıktadır. Karasal iklimin etki alanı içerisinde olan köyün ekonomisi, tarım (Özellikle Kayısıcılık) ve hayvancılığa dayalıdır. Doğusunda Yapılıpınar ve Toprakhisar, Batısında Aksakal, Kuzeyinde Beştepe ve Yoğunsöğüt, Güneyinde İkizpınar köyleri vardır. Köyde, ilköğretim okulu, içme suyu şebekesi, elektrik şebekesi ve sabit telefon mevcuttur. Köye ulaşımı sağlayan yolun büyük bir bölümü asfalt ile kaplanmıştır. Köyde, Çiftçi (Nasırgil), Dönmez (Mamadıngil), Güneşli (Kanegil), Kartal (Şukkogil) ve Şahin (Huttogil) aileleri yaşamaktadır.

______________________________________

[1] Güneşli, Hasan (Şeyho oğlu)

[2] Şahin, Mehmet (Kara Mehmet, Ahmet oğlu)

Bu köyü, idari olarak Atmalılara bağlı bir kol olan Kizirler kurmuştur.  Bu köy, İkizpınar Köyü Muhtarlığını oluşturan iki köyden biridir. Köyde aslen Karahasanlı olan Karabay ve Dağ aileleri yaşamıştır. Bunlardan Karabaylar (Mısti Kammıke gil), Kangal köyüne gitmişler. Dağlar  (Haci Lol gil) da Karahasanuşağı köyüne göçmüşler. Günümüzde bu köyde yaşayan Karahasanlı mensubu kalmamıştır.

Kahramanmaraş iline 188 km, Elbistan ilçesine 28 km uzaklıktadır. Karasal iklimin etki alanı içerisinde bulunan köyün ekonomisi, tarım ve hayvancılığa dayalıdır.  Köyde ilköğretim okulu (Okul kullanılmamaktadır. Taşımalı Eğitim yapılmaktadır), elektrik şebekesi, sabit telefon ve içme suyu şebekesi vardır. Köye ulaşımı sağlayan yolun 26 km’si asfalt ile kaplıdır. Doğusunda Yalak ve Sevdilli, Batısında İkizpınar, Kuzeyinde Kavaktepe (Genolar), Güneyinde Gücük ve Özbek köyleri vardır.

Köyde halen, Aybakır (Konturgil), Özdemir (Hasogil), Düzdemir (Kel Hakkogil), Demir (Domogil, Kologil), Görür (Ömergil), Kartal (Korsıklar/ Şukogil), Polat (Hayrongil), Sarıkaya (Zarogil), Toto (Tuttogil)) aileleri yaşamaktadır.

Kizirler köyünde hem Kizirler, hem de Sadakalar yaşamaktadır. Şimdi bunlar hakkında kısa bilgi verelim.

a) Kizirler

Kizirliler, Rışvan Federasyonunun Atmalı koluna bağlı bir oymaktır. “Kizir” köy bekçisi anlamına gelmektedir.[1] Atmalılara bağlı Kizirli oymağının bir kolu Elbistan’da, bir kolu da Pazarcık’tadır. Elbistan’daki Kizirliler Sünni, Pazarcık’taki Kizirliler ise Alevidir. Aslen akraba olan bu iki kol, son yıllara kadar irtibat halindeydiler. Ticari bir anlam taşımasa da eskiden aralarında belli bir mal mübadelesi mevcuttu. Yayla zamanı, Pazarcık’taki Kizirliler ürettikleri pekmez, üzüm ve buna benzer ürünleri Elbistan’daki Kizirlilere hediye olarak getirirlerdi. Buna karşılık Elbistan’daki Atmalı toplumu da yağ, peynir ve yün gibi hayvansal ürünleri kendilerine hediye ederlerdi. Aslında bu gelip gitmeler aradaki bağın kopmamasına yönelik bir münasebetti.[2] Ancak buna rağmen, 1950’li yıllardan sonra bu iki toplum arasındaki irtibat önce zayıflamış, sonra da tamamen kopmuştur.  Elbistan’daki Kizirlilerin ilk yerleşim yeri Karahasanuşağı köyüdür. Kizirliler, Karahasanlılarla çıkan bir kavga yüzünden buradan göçerek, Göksun ilçesinin Düğünyurdu köyüne yerleşmişler. Daha sonra Alhaslılarla aralarında çıkan kavgalarda sıkıntı yaşayan Karahasanlılar, “Aramızda Alhaslılarla baş eden bir tek Kizirliler vardı, onları da buradan sürdük” derler. Bunun üzerine Dırrıkgilin dedesi olan Bozkurt, Düğünyurdu’ndaki Kizirleri alıp getirir ve Pernek’e yerleştirir. Daha sonra, Kizirler Alkaşarlı Omargile Sabır adında bir kız verirler ve kalın olarak da Kizirlerin şimdi bulunduğu yerleri alırlar. Kizirler böylece Pernek’ten kalkarak, şimdi bulundukları Domolar köyüne yerleşirler.[3] Elbistan’daki Kizirlerin büyük bir kısmı Domolar köyünde olmak üzere, Genolar ve Türkören köyünde yaşamaktadırlar. Bu Kizirliler şunlardır: Korsıklar, Domogil, Zaregil, Kanegil ve Ali Kasegil.

b) Sadakalar

Sadakalar, Rışvan boylar topluluğu’nu teşkil eden iki boydan (Atmalı ve Sinemilli) biri olan Atmalılara bağlı on iki oymaktan biridir. Mehmet ERÖZ’e göre, Sadakalar Türkmen’dir ve sonradan Sünnileşmişler.[4] Kaşgarlı Mahmut’un Divan-ı Lügatü Türk’te ve Orhun Kitabelerinde bahsi geçen Sadakalar, “Okluk” anlamına gelmektedir.[5] Tapu Kadastro ve Başbakanlık Osmanlı Arşiv belgelerine göre Bayad boyuna bağlı Sadaklu Türkmenlerinin de Halep Türkmenlerinden olduğu tespit edilmiştir.[6] Dolayısıyla konumuz olan Sadakaların, Halep Türkmenleri olan “Sadaklu” cemaati olduğu ve isimlerinin de “Sadakalar” şeklinde değişikliğe uğradığı büyük bir ihtimaldir. Karahasanlıların içindeki Sadakalar, Omargil (Sili Tame) ve Tuttogil (Toto) gildir. Karo Kahyâlar’ın da Sadakalardan olduğu rivayet edilmiştir.[7] Karo Kahyâlar Afşin ilçesinin Koçovası köyünde ve Gaziantep’te oturmaktalar. Bu aileler arasında yakın bir akrabalık mevcut değildir.

Not: Karahasanlılarla Kizirler ve Sadakalar aynı soydan değildir. Ancak bu iki toplum Karahasanlılarla fazlasıyla kaynaşmıştır. Ayrıca kız alıp-verme yoluyla ileri derece ve sayıda hısım olmuşlar. Karahasanlılar da bu iki toplum da idari olarak Atmalılara  bağlı imişler.

                                                                                                        

[1] Mehmet ERÖZ, Doğu Anadolu’nun Türklüğü s.49-50

[2] Hüseyin KARTAL

[3] Hacı DEMİR

[4] Mehmet ERÖZ, Doğu Anadolu’nun Türklüğü

[5] Divân-ı Lügati’t-Türk ve Orhun Kitabeleri

[6] Yusuf HALAÇOĞLU, Anadolu’da Aşiretler, Cemaatle, Oymaklar (1453-1650) Cilt 5, sayfa 2096

[7]  Yemliha EDİZER (Yusuf oğlu)

Onaltıncı yüzyıl kayıtlarında, köyün şimdi bulunduğu yerde, Aynü’l-Arüs nahiyesine bağlı olan ve ziraat yapılan, “Kangal” isminde bir köy bulunmaktaydı.[1] Buraya yerleşen Karahasanlılar köyün ismini olduğu gibi korumuşlardır.

Kangal, daha önceleri Türkveren köyünün tarım ve otlakıye alanı olarak kullanılırken, yirminci yüzyılın hemen başlarında, Yusuf Ağa (Edizer) Karahasanuşağı köyünden gelerek buraya yerleşir. Köye ilk gelen Yusuf Ağa’dır. Daha sonra Karabaylar (Mısti Kammıke gil), Karataşlar (Karogil) ve Sağınlar (Kammıki Hamegil) Kangal köyüne gelmişler.

Kangal, 1932 yılında Türkveren muhtarlığına bağlanır. Daha sonra İkizpınar muhtarlık olup ayrılınca, İkizpınar’a bağlanır. 1990 yılında İkizpınar muhtarlığından ayrılarak ayrı bir muhtarlık haline gelir. Aktepe de Kangal’a bağlı mezra yapılır. 2007 sayımında Kangal’da Aktepe mezrası ile birlikte 36 hanede 74’ü erkek, 65’i kadın olmak üzere, 139 kişinin yaşadığı tespit edilmiştir.

Elbistan’a bağlı olan köy, Kahramanmaraş’a 194 km, ilçe merkezine de 34 km uzaklıktadır. Doğusunda Kantarma, Batısında Demircilik, Kuzeyinde Yalak ve Sevdilli, Güneyinde Sünnet ve Karahasan uşağı köyleri vardır. Köyün iklimi, Karasal iklimin etki alanı içerisinde olup, ekonomisi susuz tarım ve hayvancılığa dayalıdır. Köyde, ilköğretim okulu bulunmasına rağmen, taşımalı eğitimden yararlanılmaktadır. Köyün içme suyu şebekesi vardır ancak kanalizasyon şebekesi yoktur. Sağlık ocağı ve sağlık evi yoktur. Köye ulaşımı sağlayan yol asfalt olup köyde elektrik ve sabit telefon vardır.

Köyde, Ceviz (Kami Konalı), Güven, (Tırkogil), Karabay (Mısti Kammıke. Bunlar önce Kizirler köyündeymiş, sonra Kangal köyüne gelmişler), Karataş (Dostogil, Fırrogil, Hakkogil, Oli Dadıkegil, Keleygil. Bunların hepsine Karogil denir.), Sağın (Kammıki Hamegil), Turan aileleri yaşamaktadır.

______________________________________

[1] Yinanç ve Elibüyük, Maraş Tahrir Defteri, s. 581

Mezrayı, Karahasanuşağı köyünden ayrılıp gelen 1859 doğumlu İbrahim (Lollo) kurmuştur. 1880 yılında kurulduğu tahmin edilen Mezra, adını Lollo’dan almıştır. Kahramanmaraş ilinin Elbistan ilçesine bağlı olan mezra, ile 198 km, Elbistan ilçesine 38 km uzaklıktadır. Kangal köyüne muhtarlığına bağlı olan mezranın Doğusunda Kantarma ve Günaltı, Batısında Kangal, Kuzeyinde Sevdilli, Güneyinde Karahasanuşağı köyleri vardır. Köyün iklimi, Karasal iklimin etki alanı içerisinde olup, ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır.

Mezrada, ilköğretim okulu bulunmasına rağmen, taşımalı eğitimden yararlanılmaktadır. Köyün içme suyu şebekesi vardır ancak kanalizasyon şebekesi yoktur. Sağlık ocağı ve sağlık evi yoktur. Köye ayrıca ulaşımı sağlayan yolun büyük bir bölümü asfalt olup, köyde elektrik ve sabit telefon vardır.

Köyde, Aybakır (Konturgil), Güler (Mısti Lollegil), Gülbeyaz (Kurdogil), Güler (Kurtangil), Kartal (Kartalgil) Öztaş (Kollogil, Mahmudi Mayre) ve Şahan (Ğuççikgil) aileleri yaşamaktadır.

Köy, karasal iklimin etki alanı içerisinde olup, ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır Köyde, ilköğretim okulu bulunmasına rağmen, taşımalı eğitimden yararlanılmaktadır. Köyün içme suyu şebekesi vardır ancak kanalizasyon şebekesi yoktur. Sağlık ocağı ve sağlık evi yoktur. Köye ayrıca ulaşımı sağlayan yolun büyük bir bölümü asfalt olup, köyde elektrik ve sabit telefon vardır.

Köyde, Aybakır (Konturgil), Güler (Mısti Lollegil),  Gülbeyaz (Kurdogil), Güler (Kurtangil), Kartal (Kartalgil) Öztaş (Kollogil, Mahmudi Mayre) ve Şahan (Ğuççikgil) aileleri yaşamaktadır.

Kahramanmaraş ilinin Elbistan ilçesine bağlı olan Karahasanuşağı köyü, Kahramanmaraş’a 213 km, Elbistan’a da 47 kmuzaklıktadır. Doğusunda Hasanalili ve Tapkıran, Batısında Gücük ve Köseyahya, Kuzeyinde Kantarma ve Güneyinde Tapkıran köyleri vardır.

Köy, karasal iklimin etki alanı içerisinde olup, ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır. Söğütlü Çayı’nın iki yakasına kurulmuş olan köyün arazi yapısı, hayvancılık için elverişlidir. Tarım arazisi sınırlıdır. Maalesef sulu alanlar dışında kayda değer bir bitki örtüsü mevcut değildir.

Köyde ortaöğretim okulu, elektrik şebekesi, sabit telefon, içme suyu şebekesi ve kanalizasyon şebekesi vardır. Köye ulaşımı sağlayan yolun tamamı asfalt ile kaplanmıştır.

Karahasanuşağı köyünün şu anki yerinde sırası ile Hititliler, Romalılar, Bizanslılar, Ermeniler ve Sadakalar yaşamıştır. Bu köy, Karahasanlıların ilk ve merkez köyüdür. Köyün kuruluş tarihi kesin olarak bilinmemekle birlikte, yaklaşık 250 yıllık bir geçmişi olduğu sanılmaktadır. Köyün adı, 1285-1290 (1869-1874) yılları arasındaki Halep Salnamelerinde “Atmalu” olarak geçmektedir. 1321 (1904) yılı salnamesinde ise artık Karahasanuşağı olarak geçmektedir. Söz konusu Salnamelerde 30 yıllık bir bölümde Elbistan’ın köy isimleri yazılmadığı için bu dönemde köyün hangi isimle anıldığı bilinmemektedir. Bu köydeki Afet Evleri’nin yerinde bulunan, ev harabelerinin Hititler dönemine ait olduğu söylenmektedir.

Karahasanlıların tamamı önce bu köye yerleştiler. Aradan 80-90 yıl geçince bu köye sığmamaya başladılar. Böylece bazı aileler bu köyden ayrılarak Türkveren (Gavurviran) ve Çopur köylerine yerleştiler. Bundan birkaç yıl sonra da Genolar, Kangal ve Diğer Karahasanlı köyleri bu köyden ayrılmıştır.

Köyde, Akbaş-Aktaş (Birim Efendi, Kuşukgil, Topogil, bunların hepsine Akkaşgil deniliyor), Akçay (Mocirgil/Muhacirgil), Alma (Hamzogil) Altun (Olloşgil), Aslan (Solakgil), Bal (Oruçgil), Baykuş (Kara Mamadgil), Biber (Kami Kelegil, Durogil), Ceviz (Kojogil), Çetin (Koregil, Şannogil), Çiftçi (Gıdırmanlar, Mahoyi Pirikegil), Çoban (Alakıregil), Dağ (Haci Lolgil), Dal (Komogil), Doğan (Guççogil), Gül (Mamogil), Gülbeyaz (Allegil), Güngör (Kundogil, eski soyadları “İzci”), Güven (Mısti Sıle), Kaçar (Mıstı Sıle), Kahraman (Ağagil), Karataş (Hasaraşgil), Kaş (Alloşgil), Katı (Kirvegil), Kılıç (Sandogil), Konca (Gıncogil), Kömürcü (İvi Motegil), Köse (Ağğogil, Mommdgil), Kuş (Mıltagil, Kologil), Maviş (Hocegil), Ormancı (Mirzogil), Öztaş (Mıççogil), Sağın (Kammıki Hamegil), Sancak (Kannerigil. Eski soyadları Alma ve Kama’dır ), Savur (Mısti Sıle), Sönmez (Dervişi Sultonegil) Şahin (Tapogil, Çolakgil, Bektaşgil), Türk (Mıstı Kamıkegil) Yaşar (Mandozgil) aileleri yaşamaktadır.

Bu köye ilk yerleşenler, Dulkadir Türkmenleri arasında zikredilen ve Avşar boyuna bağlı olan, Çöplü Cemaati[35] mensuplarıdır. Çöplü Türkmenleri, birçok XVI. yüzyıl ve sonrasındaki kayıtlarda Yeni İl’de görülmektedirler.[36] Muhtemelen o sıralarda şimdiki Çöplü (Armutalan) köyünün bulunduğu civardaki yaylaları, yaylak olarak kullanıyorlardı.

“Momık” diye anılan ve Hasan ağa ile Derviş ağanın babası olan Mehmet (1839-1910), bu köye geldiğinde, 1929 doğumlu Emirhan Çetin’in dedesi olan, 1847 doğumlu, Emirhan (Amoyi Cıme)’nın ailesi ve yukarıda bahsedilen Çöplü Cemaati mensupları oradaymış. Emirhan’ın köyde epeyce arazisi varmış. Mehmet, Emirhan’dan yer satın alarak buraya yerleşiyor. Daha sonra Kör Asef de kaçırdığı bir kadın yüzünden gelip, bu köye yerleşiyor.

Armutalan, Kahramanmaraş ilinin Elbistan ilçesine bağlı olup; Kahramanmaraş iline 199 km, Elbistan ilçesine de 58 km uzaklıktadır. Karasal iklimin etki alanı içerisinde kalan köyün ekonomisi, tarım ve hayvancılığa dayalıdır. Daha önce mezra statüsündeki Armutalan’da yaşayan Karahasanlılar, Karahasanuşağı köyü nüfusuna; diğerleri ise Tapkıran köyü nüfusuna kayıtlı idi. Armutalan, 2003 yılında köy statüsüne kavuşup, ayrı bir muhtarlık olunca, burada yaşayanların, nüfusları resen bu köye taşındı.

Armutalan (Çöplü) Köyü’nden bir görünüş

Armutalan’ın batısında Tapkıran, Kuzeyinde Atmalıkaşanlı köyleri vardır. Köyde, ilköğretim okulu, içme suyu şebekesi, elektrik şebekesi ve sabit telefon mevcuttur. Köye ulaşımı sağlayan yolun büyük bir bölümü asfalt ile kaplanmıştır. Köyde, Karahasanlı olan, Kahraman (Derviş ve Hasan Ağa) ve İmre (Cıllo Ağagil) aileleri yaşamaktadır.

Çöplü Armutalan’da köyün doğusunda yer alan ve Roma dönemine ait olduğu sanılan bir kilise kalıntısı mevcuttur. Ruhbanların hitap ettiği ve camilerin mihrabına benzeyen bölüm dışında kilise tamamen yıkılmıştır.

_____________________________________

[34] Maraş Ahkâm Defteri, Numara: 2, s. 2

[35] BOA, TD, nr. 402, s. 122 ve 664, sene 938 (1532); Halaçoğlu, AACO Cilt II sayfa 564-565

[36] TSMA, D, nr. 4166 s. 1b, sene 1057-58 (1647-49); BOA, MAD, nr. 6159, s. 49 sene 1051 (1641-42); EV. HMH. nr. 394, s. 3a (Tarih yok); Halaçoğlu, AACO Cilt II sayfa 564

AKADEMİSYEN LİSTESİ

Karahasanlıların yerleşim yerleri

1996 yılında belediye olan Alemdar kasabası, Afşin ilçesine bağlı olup, ilçe merkezine 20 km mesafededir. Nüfusu 1846 olan kasaba 722 haneden oluşmaktadır. Kasabada ilköğretim okulu ve sağlık ocağı bulunmaktadır. Fatih, Pınarbaşı ve Yunusemre adında üç mahallesi mevcuttur. Doğusunda Kışla ve Kalecik köyleri, batısında Çoğulhan Kasabası, kuzeybatısında Berçenek köyü, kuzeyinde Çomudüz köyü, güneyinde Kara Höyük, Balıkçıl köyleri yer almaktadır. Karasal iklimin hâkim olduğu kasabada, yazları sıcak ve kurak, kışları ise soğuk geçmektedir.

 Alemdar Kasabasından bir görünüş

 

1563 tarihli resmi kayıtlarda[26] ve 1530 tarihli bir haritada[27] köyün adı “Alemdar” olarak geçmektedir. Köyün yaklaşık 210 yıl önce yeri değiştirilerek bu günkü kasabanın yaklaşık 2 km kuzeydoğusunda bulunan Kaplan mevkiinde kurulduğu tahmin edilmektedir. Buradaki Karahasanlılar, “Göğ Bekirler” olarak anılmaktadır. Kaplan mevkiinde bulunan köyü, Göğbekirlerin büyük dedesi Derviş kurmuştur. Derviş, oğlu Ali ve torunları Mamo ve Mısto bu köyde yaşamışlar. Zaman içinde başka yerlerden gelenlerin de bu köye yerleşmesiyle köy bu günkü mevcut haline gelmiştir.[28]

Deli İbrahim’in en küçük oğlu olan Derviş (1817?), abileriyle düştüğü bir anlaşmazlık yüzünden köyden ayrılarak, Darende’ye gider. Darende’de birkaç sene kaldıktan sonra, eski Alemdar’ın yerleşim birimine yakın bir yere gelir ve buraya yerleşir. Derviş’in Ali adında bir oğlu olur. Ali’nin de Mehmet (Mamo) ve Mustafa (Mısto) adında iki oğlu olur. Bunların soyundan gelen Karahasanlıların soyadları “Erdoğan”dır. Günümüzde (2011) belde olan bu köyde, Derviş’in soyundan gelen ve Mamolar ile Mıstolar diye bilinen iki koldan oluşan 600 kadar Karahasanlı mevcuttur.

______________________________________

[26] Yinanç ve Elibüyük, age, s. 549

[27] Bu harita 1530 yılına ait olup, 998 Numaralı Muhasebe-i Vilayet-i Diyar-i Bekr ve Arab ve Zü’l-Kadiriyye Defteri’nden alınmıştır.

[28] Erdoğan, Ramazan (Göğbekirlerden)

Günümüzde Koçovası’nda bulunan Kamıkların büyük dedesi İbrahim, bir gün çetesiyle beraber Koçovası civarında dolaşırken, köyün girişinde bulunan pınarın başında mola verir. Hem pınarın suyu hem de çevrenin doğal güzelliği İbrahim’in çok hoşuna gider ve etrafındaki adamlarına “Aslında tam konulacak bir yermiş.” der. Orada bulunan bir çoban da “Beyim, boşuna heveslenmeyin; Halil Ağa[*] seni buraya koymaz,” deyince, o kızgınlıkla hemen oraya kazmayı vurur ve buraya yerleşir.[1] 1530[2] ve 1563[3] tarihli haritalarda köyün adı “Koç Ovası” olarak belirtilmiştir. Köyün adı, 1285 (1868) yılı Halep Salname sinde “Koçabad” olarak geçmektedir.[4]

Köyde, yaklaşık 10 hane olan Karahasanlı Gülkaynar ve Tut (Kamıklı) ile Kanat (Mıstıklı) aileleri yaşamaktadır.

Kahramanmaraş ilinin Afşin ilçesine bağlı olan Koçovası köyü, Kahramanmaraş iline 197 km, Afşin ilçesine de 47 km uzaklıktadır. Doğusunda Büyüktatlar ve Örenli, Batısında Armutalan ve Dağlıca, Kuzeyinde Söğütderesi ve Oğlakkayası, Güneyinde Tanır ve Tarlacık köyleri vardır. Ekonomisi, tarım ve hayvancılığa dayalı olan köyde, ilköğretim okulu, elektrik şebekesi ve sabit telefon mevcuttur. Köy yolu asfalt ile kaplanmıştır.

Köyde içinde Roma döneminden kalma ve iki tünelle dışarıya bağlanan bir höyük bulunmaktadır. Köyün güneyinde yine aynı döneme ait iki küçük tümülüs bulunmaktadır.

______________________________________

[*] 1785(?) doğumlu Halil Ağa, Koçovası’ndaki Karokâhyaların dedesidir. 

[1] Tut (Gülkaynar), Musa

[2] 998 Nu. Muhasebe-i Vilayet-i Diyar-i Bekr ve Arab ve Zü’l-Kadiriyye Defteri

[3] Yinanç ve Elibüyük, age

[4] 1285 (1868) yılı Halep Salnamesi

Bozdağlar: Daha önce Göçer (Lordin) köyünde yaşayan Bozdağların büyük bir bölümü halen Pazarcık’ta ikamet etmektedirler. “Boy Beyliği” gibi uzun bir idarecilik geçmişlerinin bulunması Bozdağların ilçenin merkezi ve yerel yönetiminde etkin bir rol almasına yol açmıştır. Bu nedenledir ki fazla bir nüfusları bulunmamasına rağmen, Bozdağlar, ailesi, Karahasanlıların siyasal hayatı ile Pazarcık’ın merkezi ve yerel yönetimine önemli katkılarda bulunmuşlardır. Mesela, milli mücadeleye hizmetlerinden dolayı Birinci Dönem Maraş Milletvekilliğine seçilen Yakup Bey, milletvekilliğini kabul etmeyip, Pazarcık Kaymakamlığını tercih etmiştir. Halk kendisine paşalık unvanını verir ve yörede Yakup Hamdi Paşa unvanıyla anılır. Yakup Bey’in oğlu Ahmet Bozdağ, Demokrat Partiden iki dönem Maraş Milletvekilliğine seçilmiştir. Ahmet Bey’in oğlu Ali Bey ise, iki dönem Pazarcık Belediye Başkanlığı yapmıştır. Ali Bey’in oğlu Yakup Hamdi Bozdağ da 2014 yılı Mahalli seçimlerinde Pazarcık Belediye Başkanı olarak seçilmiş ve bu görevi yürütmüştür.

Pazarcık’tan bir görünüş

 

Delibaltalar: Bunlara “Kığogil” denilmektedir. Bozdağların kâhyalığını yapan bu aile, daha önce Göçer (Lordin) köyünde Bozdağların yanında yaşarken, Bozdağlar Pazarcık’a göçünce, onlarla beraber Pazarcık’a gelmişlerdir. Kâhyalık hizmeti dışında Paşa’nın silahlı gücüne de katkı sağlayan bu ailenin bazı kişilerin bertaraf edilmesi için görevlendirdiği rivayet edilmektedir. Halen Pazarcık’ta yaşayan Delibaltaların, soyadı da “Delibalta’dır.[46]

Maçonlar: Karahasanlıların Mıstıklar kolundandırlar. Maçonlardan Hamo ve Vakkas’ın anneleri Çöplülü imiş. Bu yüzden bunlara Çöplülü diyorlarmış. Konar-göçer hayatı yaşıyorlarmış. Bunlar Tahtalı Yaylası’nda iken, 500 civarında küçükbaş, 100 civarında da büyükbaş hayvanı varmış. Hamo ve Vakkas, aileleriyle birlikte, her yıl güz mevsiminde, 10 gün kadar, Pazarcık’taki Nefsi Doğanlı köyündeki Mamo Ağa’nın (Mamıki Fode/Fadime’nin Mehmet, Filo Mehmet’in babası) yanında kalıyorlarmış. Mamo Ağa hem kirveleri hem de çok iyi dostlarıymış. Bir sene bu köyde iken, Hamo, iki karısı ve dört çocuğu, bir salgın hastalık yüzünden ölmüşler. Bu olay üzerine Mamo Ağa, Vakkas’a “Bu kışı köyde geçirin!” demiş. Vakkas da itiraz etmiyor ve çadırlarını köyde kuruyorlar. O yıl kış çok sert geçmiş (Bu yüzden o seneye “Büyük Kar” senesi diyorlarmış.) ve Vakkas’ın bütün hayvanları telef olmuş. Bunun üzerine Mamo Ağa Vakkas’a “Artık temelli olarak köyde kalın” diyor. Böylece Maçonlar, 1900’lü yılların başlarında Nefsi Doğanlı köyüne yerleşmişler. Vakkas ve çocukları Kamo ile İbrahim hem çok yiğitmişler hem de silahlılarmış. Bir gün Pazarcık civarında bir kervan soyuluyor ve yapsa yapsa bu işi Vakkas ve çocukları yapmıştır denilerek, Vakkas’ı yakalayıp, karakola götürüyorlar ve çok ağır bir şekilde darp ediyorlar. Yakup Hamdi Paşa devreye girerek, Vakkası kurtarsa da Vakkas gördüğü işkenceden dolayı bu olaydan kırk gün sonra ölüyor.

Vakkas’ın Kamo, Zeliha ve İbrahim adında üç çocuğu varmış. Kamo, Filo Ağa’nın bütün işlerine bakıyormuş. Kamo çektiği şiddetli bir kulak ağrısı yüzünde ölünce de kardeşi İbrahim bu işleri devralıyor. Dolayısıyla Maçonlar, uzun bir süre Pazarcıklı Filo (Mehmet) Ağa’nın kâhyalığını yapmışlar.[47] Günümüzde Pazarcık’ta yaşayan Maçonlar, yaklaşık olarak 10 aileden oluşmaktadırlar. Soyadları Üste’dir. Alevidirler. Maçonların bir kolu da Halep’in Afrin kasabasının Cinderesi köyünde yaşıyor.

______________________________________

[46] Çiftçi, Resul (Hasan oğlu)

[47] Üste, Filo Mehmet İbrahim oğlu

Tongolar: Bu aile mensupları, Kahramanmaraş ilinin, Pazarcık ilçesine bağlı Kızkapanlı köyünde yaşamaktadır. 4-5 aileden oluşan Tongolar, Birimler sülalesindendir. Soyadları “Köse” olan Tongoların bir bölümü artık Gaziantep’te yaşamaktadır. Alevidirler.

Kızkapanlı köyünün Güneyinde Kelleş, güneybatısında Kuzkent, batısında Salmanlı, doğusunda Ufacıklı, kuzeyinde Memişkahya köyleri vardır. 2000 yılı verilerine göre köyün nüfusu 763’tür. Son elli yıla kadar göçebe hayatı sürdüren Kızkapanlılar, günümüze artık yerleşik hayata geçmişlerdir.

Kızkapanlı Köyü

Kızkapanlılar Oğuzların Kızık boyuna bağlıdır. 932 (1525-26), 971 (1563-64) ve 980 (1572-73) yıllarına ait Osmanlı arşiv belgelerinde Kızık boyuna bağlı “Kızkapan Cemaati” ve (Şam Yörükleri) olarak belirtilen Kızkapanlıların, bu dönemde Maraş Sancağı, Elbistan Kazası, Sarsab Nahiyesi ile Adana Sancağı, Yüreğir Nahiyesi ve Adana Sancağı, Sarıçam Nahiyesinde görüldüğü tespit edilmiştir.[48] Diğer bir arşiv belgesinde de Kızkapanlılar için, “Türkman Yörükanı Taifesinden” diye bahsedilerek, “Kızkapanlı Aşireti, Kethüda Obası demekle maruftur” denilmektedir.[49] Yaklaşık 1800’lü yıllarda, kurulduğu tahmin  edilen  köy,  Gözolar, Çopurlar,  Hay- dolar, Gözlügöl, Arap Molla, Kötüköy, Körtesür, Tozolar, Hasaraşlar, Tonaydınlar, Ökkeşler, Haci Haydarlar ve Mizmilli obalarından oluşmaktadır.

___________________________________

[48] Halaçoğlu, AACO (1453-1650) Cilt 4 sayfa 1473

[49] Türkay, age, s. 108, Tercüman Yayınları

Süleyman Ağa (D. 1824) Besni beylerinden Paşa Yakup ile av arkadaşı imiş. (Paşa Yakup, Dulkadiroğularındanmış.) Paşa Yakup Bey, aynı zamanda Süleyman Ağa’nın çocukları olan Şıh Mehmet ve Hamdi’nin kirvesiymiş. Kirvelik hediyesi olarak da çocuklara Lordin Çiftliği’ni verir. Çok sevdiği Hamdi’nin isminin de Paşa Yakup olmasını ister. Böylece Hamdi’nin adı “Paşa Yakup Hamdi” olur. (O sırada Hamdi 7 yaşlarında imiş.)

Süleymam Ağa Lordin Çiftliğinden evvel “Ağa’nın Yurdu” denilen yerde ikamet ediyormuş. (Moltke’nin Türkiye Mektupları) Akçalar, Kizirli, Harmancık, Tilkiler ve Şallıuşağı köyleri arasında kalan bu arazilerin olduğu yere “Karanlı Vadisi” denilir. Süleyman Ağa, Kör Mamo’dan beri kullanılan, Terolar denilen yerdeki mezarlığa defnedilmiş. Diğer bazı aile fertlerinin mezarları da buradadır. Bu mezarlığa “Ağaların Mezarlığı” denilmektedir.

Süleyman Ağa’nın Osmanlı döneminde Mal Sandığına borçlanması nedeniyle buradaki arazisi, ihale ile sandık tarafından Antepli bir Yahudi tüccara satılır. Daha sonra Akçalar oymağı lideri olan Mulla Bırik bu araziyi Antepli Yahudi tüccardan satın alır. Bu satın almadan Süleyman ağa haberdar edilerek, Mulla Bırik’in öldürülmesi istenir. Ancak, Süleyman Ağa, Mulla Bırik’in yiğit ve düşmanlarına karşı kendi yanında yer alacak biri olduğunu söyler. Araziyi de art niyet ile almadığını ifade eder. Hasi Bayri bu konuşmayı Mulla Bırik’e iletir. Mulla Bırik bu konuşmasından dolayı memnun olur ve Süleyman Ağa’nın yanına gelerek af diler. Fakat bu araziyi kendisine vermeyeceğini, ancak, yarısını oğlu Paşa Yakup Hamdi’ye verebileceğini söyler. Akabinde de bu arazinin yarısını Paşa Yakup Hamdi’ye  devreder. Daha sonraları Paşa Yakup Hamdi’nin oğlu Ali Bozdağ bu araziyi satar.

Lordin (Göçer) Kahramanmaraş ili, Pazarcık ilçesine bağlıdır. Son yıllara kadar mezra statüsünde olan Lordin, “Göçer” adını alarak Köy statüsüne geçmiştir. Köy, nüfus kayıtları ve seçim işleri bakımından Pazarcık ilçesine; tapu işlemleri ile adli ve idari işlemler bakımından da Gölbaşı ilçesine bağlıdır. Akdeniz iklimi etki alanı içerisinde bulunan köyün ekonomisi, tarım ve hayvancılığa dayalıdır.

Köye ulaşımı sağlayan yol asfalt olup köyde elektrik ve sabit telefon mevcuttur. Ancak, köyde ilköğretim okulu, içme suyu şebekesi ve kanalizasyon şebekesi yoktur.

Köyde daha önceleri Karahasanlı olarak Bozdağlar ve Ağcabeyler yaşamaktaydı. Ancak uzun yıllar önce Bozdağlar Pazarcık’a, Ağcabeyler de Kapıdere’ye göçmüş. Kapıdere’deki Ağcabeyler buradan da Gaziantep, İstanbul ve Osmaniye’ye göçmüşler. Günümüzde artık Lordin’de Karahasanlı bulunmamaktadır.

Karahasanlıların yerleşim yerleri

Bir şikâyet üzerine hakkında ferman çıkarılan Karahasanlıların, 1814 doğumlu boy beyi, Kamber Ağa[1], mahkeme edilmek üzere Maraş Mutasarrıflığına çağrılır. Beylik ileri gelenleri, boy beyi Kamber’in mahkeme sonucunda, idama mahkûm edileceğinden, dolayısıyla başsız kalacaklarından kaygılanırlar. Bu yüzden de boy beyinin yerine genç yaşlardaki yeğeni Ali’yi Mutasarrıflığa gönderirler. Yapılan mahkeme sırasında Ali hem affedilir hem de Çelikhan’a boy beyi olarak atanır. Kardeşi Ali’nin feda edilmesine kızan Halit (Karakuş), 1830 yılında Karahasanuşağı köyünden ayrılarak, önce Besni’ye sonra da Doğanşehir’deki Kadılı civarına gider. Bir süre sonra da Beğre köyünün Sarıdere mevkiine yerleşir. Ali Ağa ölünce, oğlu Molla Osman (Eren), Beğre’deki amcası Halit’in yanına gider. Beğre’ye ilk yerleşenler, Halit ve Ali Ağa’nın oğlu Molla Osman’dır.[2] (Halit ile Ali ayrı annelerdendir.)

Malatya ilinin, Doğanşehir ilçesine bağlı olan Beğre köyü, Malatya’ya 96 km, Doğanşehir’e de 27 km uzaklıktadır. Doğusunda Elmalı ve Söğüt, Batısında Ağcaşar, Kuzeyinde Tapkırankale, Güneyinde Kapıdere köyleri vardır. Karasal iklimin etki alanı içerisinde bulunan köyün ekonomisi, tarım ve hayvancılığa dayalıdır. Köyde, ilköğretim okulu, içme suyu şebekesi, elektrik şebekesi ve sabit telefon mevcuttur. Köye ulaşımı sağlayan yolun büyük bir bölümü asfalt ile kaplanmıştır.

Tahrir kayıtlarına göre, 1563 yılında, Beğre köyünün şimdiki yerinde aynı isimle bir köyün bulunduğu görülmektedir.[3] 1285 (1868) yılı Halep Salnamesinde ise köyün adı “Bekre” olarak geçmektedir. Buradan anlaşıldığı üzere, Karahasanlı aileler buraya yerleştiklerinde köy kurulu haldedir. Köyde, Karahasanlı olan ve 5 haneden oluşan 29 nüfuslu Eren (Osman oğlu Aligil) ile 9 haneden oluşan 48 nüfuslu Karakuş (İbiş Ağagil) aileleri yaşamaktadır.

______________________________________

[1] Eren, Esat (Ali oğlu) “Bu boy beyi Kamber Ağa olabilir,” demiştir.

[2] Eren, Ali (Osman oğlu)

[3] Yinanç ve Elibüyük, age. II. Cilt, sayfa 589

Daha önce Tatlar’da oturan Süleyman oğlu, 1869 doğumlu Mehmet Ağa (Kapıdere), Muratı’da yaşayan dayısı İbiş Ağa’nın kızıyla evlenir ve onun yanına yerleşir. 1930 yılının sonuna doğru buraya demiryolu hattı çekilince, orada yapılan istasyonun yanına yerleşir ve buraya kendi soyadını verir. Ondan sonra buranın adı Kapıdere” olarak geçer. Bir süre sonra Ağcabeyler’in bir kısmı da buraya yerleşir.1930 yılında buradaki tren istasyonu, faaliyete geçince,1830 doğumlu Alibey’in çocukları Mamo, Mulla ve İbrahim (Kullo) Sulukahve ve Kapıdere’ye yerleşirler. (Bunların soyadı Karataş ve Kara’dır.) Daha önce bu köyde yaşayan Ağcabeyler’in tamamı bu köyden çeşitli şehirlere göçmüştür.

Daha önce Elbistan’a bağlı olan Kapıdere, 1962 yılında Malatya’nın Doğanşehir ilçesine bağlandı. Kapıdere köyü, Malatya’ya 104 km, Doğanşehir’e de 35 km uzaklıktadır. Karasal iklimin etki alanı içerisindeki köyün ekonomisi, tarım ve hayvancılığa dayalıdır. Elbistan-Doğanşehir yolu üzerindeki köyün, Doğusunda Örencik, Batısında Gövdeli, Kuzeyinde Beğre ve Küçüklü, Güneyinde Hamzalar köyleri vardır.

Köyde, ilköğretim okulu, içme suyu şebekesi, elektrik şebekesi, sabit telefon ve Adana-Malatya demiryoluna ait tren istasyonu mevcuttur. Ulaşımı sağlayan karayolunun tamamı asfalt ile kaplanmıştır. Dolayısıyla köyde ulaşım hem demiryolu ile hem de karayolu ile sağlanmaktadır.

Malatya ilinin Doğanşehir ilçesine bağlı olan Muratı Köyü, Malatya’ya93 km, Doğanşehir’e de33 kmuzaklıktadır. Doğusunda Elmalı ve Söğüt, Batısında Ağcaşar, Kuzeyinde Tapkırankale, Güneyinde Kapıdere köyleri vardır. 998 Numaralı Muhasebe-i Vilayet-i Diyar-i Bekr ve Arab ve Zü’l-Kadiriyye Defteri’ndeki 1530 yılına ait bir haritada köyün yerinde, aynı adı taşıyan bir köy bulunduğu görülmektedir.

Karasal iklimin etki alanı içerisinde bulunan Köyün ekonomisi, tarım ve hayvancılığa dayalıdır. Köyde, ilköğretim okulu, içme suyu şebekesi, elektrik şebekesi ve sabit telefon mevcuttur. Köye ulaşımı sağlayan yolun büyük bir bölümü asfalt ile kaplanmıştır.

Köyde, Karahasanlı olan, Kahraman (İrro, Halil ve Şerifgil) aileleri yaşamaktadır. Toplam 4 haneden oluşan Kahramanlar, 16 kişilik nüfusa sahiptir. Kahramanlar 1940’lı yıllarda Muratı Köyü’nün Kilise mevkiine yerleşmişler.

Şimdiki soyadları Hakkoymaz olan Kadirli’deki Karahasanlılar, Elbistan ilçesi Karahasanuşağı köyünde ikamet ederlerken, 1805 yılında başlarına gelen bir olay yüzünden, Mehmet, Halil ve ismi bilinmeyen bir kardeşten meydana gelen aile oradan ayrılır. Bu üç kardeşten ismi bilinmeyen olanı, bir süre sonra kardeşlerine küsüp onlardan ayrılır ve Urfa tarafına gider. Geride kalan iki kardeş de yaklaşık olarak 1820 yılında Kadirli tarafına gidip, Mehirli köyünü kurarlar. Bir müddet orada oturduktan sonra tahminen 1830 yılında Mehirli’nin güneyindeki Bahadırlı köyüne gelirler. Nüfusa bu yerde kayıt yaptırırlar. Bir süre burada oturduktan sonra Kızyusuflu’ya gelirler. Bir sürede burada otururlar. Daha sonra bugünkü Karatepe köyü Sarıdüz Mahallesi sınırları içinde bulunan “Ören” denen yerde otururlar. Hayvancılıkla uğraştıklarından burada hayvanlarına hastalık gelir. Hasancık Koca, 1840 yılında bu günkü Karatepe (Kise) köyünün bulunduğu yere gelir ve bu köyü kurar. Bu köyü Hasancık Koca kurduğu için de köyün adı Hasancıklı olmuştur. Buradaki Karahasanlılar bölgede yaşarlarken, hayvancılık yaptıklarından Kayseri ile Hatay arasında hareket ederlerdi. Kışları genellikle Hatay çevresinde geçirirlerdi. Daha sonra çeşitli yerlerden gelen insanlar, merkezi Hasancıklı (Karatepe) olmak üzere Sarıdüz, Hösolar, Tikenli, Çürükler (Sağlamer) ve Talipler mahallelerini oluştururlar.

Mehmet ve karısı genç yaşta ölünce, öksüz ve yetim kalan Hasan, Halil (?) amcasının yanında kalır ve yaşı yetince de amcasının işlerine yardım edermiş. Kardeşinden kalan tek yadigâr olması nedeniyle amcası Hasan’ı “Hasancığım!” diye severmiş ve gözünden sakınırmış. Amcasının hanımı başta olmak üzere, herkes bu aşırı sevgiden dolayı Hasan’ı kıskanırmış. Hasan 13-14 yaşlarındayken, amcasının kızı Fatma’ya dünür gelirler. O sırada amcasının oğlaklarını güden ve Fatma’yı içten içe seven Hasan, tepkisini belli etmek için, yengesine, “Artık emmimin oğlağını gütmem!” demiş. Yengesi nedenini sorunca da Hasan: “Fatma’yı başkasına vereceksiniz de ondan.” der. Amcası durumdan haberdar olunca Hasan’a, “Oğlum evlenince kızımı nasıl besleyeceksin?” diye sorar. Hasan da mahcup bir şekilde: “Çekirge tutar beslerim.” demiş. (O sıralarda keklik civcivleri çekirgeyle besleniyormuş ve çekirge toplayarak para kazanan insanlar varmış.) Bunun üzerine amcası “Bu çocuk adam olacak!” der ve dünürcüleri geri çevirir. Belli yaşa gelince de kızı Fatma ile yeğeni Hasan’ı evlendirir. Bugün devam eden nesil, bu Hasan ile Fatma’nın soyundan gelmektedir.

Soyadı kanunu çıktığı sırada (1934), Kadirli’deki Karahasanlılar, Bahadırlı köyünde kalıyorlarmış. O sırada Kara Ahmet (Halil oğlu, 1909 doğumlu) Dersim’den ihtiyat askerliğinden memlekete döner. Bir süre sonra aileye soyadı almak için Kadirli nüfus memurluğuna gider. Nüfus memuru hangi soyadı istediğini sorar; Kara Ahmet de: “Karahasanoğulları veya Karahasan olsun!” der. Nüfus memuru da: “Olmaz! Bu soyadları sülale adını çağrıştırıyor.” karşılığını verir. Kara Ahmet de “Eğer bu soyadlarından birini alamazsam, hakkımı sizde koymam!” diyerek nüfus memurunu tehdit eder. Nüfus memuru da işi tatlıya bağlamak için, “Tamam buldum işte! Sizin soyadınız Hakkoymaz olsun!” der ve aileye bu soyadını verir. Bu Karahasanlılar, yakın zamana kadar kimseye kız vermezlerdi. Yedi ceddini araştırmadan da kız almazlardı. Çevredeki halklar tarafında çok güvenilir bir toplum olarak bilinen Hakkoymazlar, yaklaşık 60 haneye ve 350 nüfusa sahipler. Hakkoymazlar, son bir asra kadar Kurmanca konuşurlarken şimdi ise sadece Türkçe konuşmaktadırlar.

Vilayet
0
İlçe
0
Mahalle / Köy
15
Binlerce Karahasanlı
9990

Doğanşehir, Malatya iline bağlı tarihi ve tarımsal açıdan zengin bir ilçedir. İlçe yüzölçümü yaklaşık 1.290 km² olup, deniz seviyesinden ortalama 1.210 metre yükseklikte konumlanmıştır. Vikipedi Coğrafi olarak ilin güneydoğusunda yer alır ve Malatya merkezine yaklaşık 58 km mesafededir. Vikipedi

İdari yapısı bakımından Doğanşehir, 5 bucak ve 31 mahalleden oluşmaktadır. Vikipedi İlçenin doğusunda Adıyaman’ın Çelikhan ilçesi, güneyinde Besni ve Gölbaşı, batısında Kahramanmaraş’ın Elbistan ilçesi, kuzeydoğusunda ise Akçadağ ve Yeşilyurt ilçeleri bulunur. Vikipedi

Tarihsel açıdan Doğanşehir’in geçmişi oldukça eskiye dayanır. İlçe merkezinde MS 66 yılına tarihlenen Bizans dönemine ait tarihi sur kalıntıları vardır. Vikipedi Yerleşim, Roma ve Bizans dönemlerinden geçerek Abbasi dönemi ve Osmanlı dönemine kadar gelmiştir. Vikipedi+2Vikipedi+2 1399’da Yıldırım Beyazıt döneminde Osmanlı topraklarına katılmış, 1401’de Timur tarafından yağmalanmıştır; sonraki dönemlerde Osmanlı yönetimine yeniden dâhil edilmiştir. Vikipedi İlçe adı, 1933 yılında “Doğanşehir” olarak değiştirilmiş ve 1 Nisan 1946 tarihinde Malatya’ya bağlı bir ilçe statüsüne kavuşmuştur. Vikipedi

Doğanşehir’in ekonomisi büyük ölçüde tarıma dayalıdır. Meyvecilik üretimi, özellikle kayısı ve elma ilçede önemli geçim kaynakları arasındadır. Vikipedi Zamanla tütün üretimi de önemli hale gelmiş, ilçeye sermaye akışı sağlayan bir tarımsal ürün olmuştur. Vikipedi Öte yandan, geçmişte şeker pancarı üretimi yaygınken, maliyet ve pazar sorunları nedeniyle son yıllarda bu üretimin azalmakta olduğu görülmektedir. Vikipedi Hayvancılık ise özellikle kırsal mahallelerde geleneksel yöntemlerle yürütülmektedir. Vikipedi

2023 yılında meydana gelen büyük Kahramanmaraş depremi, Doğanşehir ilçesinde de ağır hasara neden olmuştur. İlçede 12.000 yapıdan 6.000’den fazlası ya yıkılmış ya da ağır hasar almıştır. Vikipedi Bu afet, yerleşim düzeni, altyapı, konut ve sosyal yaşam üzerinde derin etkiler bırakmış, yeniden imar ve iyileştirme çalışmaları için odak noktası haline gelmiştir. Vikipedi

Doğanşehir; zengin tarihi, tarımsal potansiyeli, coğrafi özellikleri ve afet odaklı dönüşüm süreçleriyle dikkat çeken bir ilçedir. İlçenin geleceği ancak doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımı, tarımda verim artışı ve afet risklerinin bertaraf edilmesiyle şekillenecektir.

Camiayı Bilgilendirme

Ulaştığım ondan fazla yeni arşiv belgesiyle Karahasanlıların Tarihi,  daha akademik bir vasfa ulaştı. Büyük bir kısmı XVI. asır ile XIX. yüzyılları arasındaki döneme ait olan bu belgelerde Karahasanlılarla ilgili önemli bilgiler bulunmaktadır. Bu belgelerde Karahasanlıların, bahsedilen dönemde… Camiayı Bilgilendirme