Bugün çoğumuzun hayalleri emekten değil; hazır bulma ve hazır alma arzusundan besleniyor.
Bir telefon, bir ev, bir iş, bir konfor alanı… Hemen olsun istiyoruz.
Dahası, sanki doğuştan hakmış gibi, başkalarının bunu bize sunmasını bekliyoruz: Devlet, aile, işveren, hatta hiç tanımadığımız insanlar…
Hiçbir şey üretmeden, katkı sunmadan, alın teri dökmeden sürekli isteyen bir toplum, kendi geleceğini tüketir.
Dünya, bize sürekli daha fazlasını istememizi fısıldıyor: Yeni telefonlar, markalı eşyalar, sahte ışıltılar…
Böylece ihtiyaçlarımızla arzularımızı karıştırıyor; “istiyorum” demeyi, “hak ettim” sanıyoruz.
Kur’an bize hatırlatıyor:
“İnsan için ancak çalıştığı vardır.” (Necm 53/39)
Hak, emekle kazanılır. Emek yoksa istek sadece bir talep olarak kalır.
Sürekli tüketmek bizi güçlü değil; bağımlı yapar.
Üretmeyen birey önce kendi hayatında tatminsizleşir, sonra da sürekli eleştirip hiçbir şey yapmayan birine dönüşür.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurur:
“Hiç kimse, kendi el emeğiyle kazandığından daha hayırlı bir lokma yememiştir.” (Buhârî, Büyû’, 15)
“Sizden birinizin ipini alıp da dağdan odun getirerek satması, insanlardan dilenmesinden daha hayırlıdır.” (Buhârî, Zekât, 50)
Üretmek izzettir; tüketip beklemek zillet getirir.
“Ben tek başıma ne yapabilirim?”
Bir çiçekle bahar gelmez derler. Unutma; her bahar bir çiçekle başlar
“Bunu neden kimse yapmıyor?” yerine “Ben ne yapabilirim?”
“Birileri çözsün” yerine “Ben nereden başlayabilirim?”
Kur’an açıkça buyuruyor:
“Bir toplum, kendilerinde olanı değiştirmedikçe Allah da onların durumunu değiştirmez.” (Ra’d 13/11)
Değişim bizim elimizde. Kimse gelip bizi kurtarmayacak; biz harekete geçmedikçe hayat da değişmeyecek.
- İstekleri ihtiyaç sanma tuzağından çık:
“İsraf edenler, şeytanların kardeşleridir.” (İsrâ 17/27) - Eleştirirken üret:
“İyilik ve takvada yardımlaşın; günah ve düşmanlıkta yardımlaşmayın.” (Mâide 5/2) - Bekleme, başla:
“Kim bir iyiliğe aracılık ederse, ondan kendisine de bir pay vardır.” (Nisâ 4/85)
Bugün herkes bir şeyler istiyor ama çok azı bir şeyler üretiyor.
Eğer gelecekte güçlü, adil ve umutlu bir toplumda yaşamak istiyorsak, önce kendimize sormalıyız:
“Ben bugün ne kattım?”
Bu soruya verecek bir cevabımız yoksa, şikâyet hakkımızı yavaşça kaybediyoruz demektir.
Ama cevabımız varsa — küçük bile olsa — umut hâlâ bizde.
Üretmeden isteyen toplum yok olur.
Üreten tek bir kişi bile geleceği değiştirebilir.
Allah emeğe bereket, tembelliğe zillet verir.
Ya üretip izzet bulacağız, ya da tüketip zillete razı olacağız.
“Üret Ya da Zillete Razı Ol”
Ali Kılınç
26.09.2025
Bonn

Yazar Hakkında
